Kastamonu'nun mevduatta rekor kırarak son 10 yılın da son 5 yılın da "en zenginleşen ili" olduğunu tüm Türkiye öğrendi, "büyük gazeteler" haber üstüne haber, son 10 yılda mevduatı yüzde "3 bin 338" artırmak dünya rekoru değil de ne?...

Nasıl bir "birikim" sevdası!
Yemeden içmeden feragat...
Bankaya yığınak.
Kastamonu'nun "mevduat" aşkı dünün-bugünün mevzusu değil elbette...
BDDK ve ilgili web sitesi FinTürk verilerini okur olduğumuz fi tarihinden beri il kamuoyumuzla paylaşıyoruz, ulusal basında "manşet" olması da yeni değil bu "iftihar" halimizin, nüfusa oranla mevduat varlığımızın cemaziyelevveli epeyce evvel.
Elbette her yurttaşın "varsıl" olduğu anlamı çıkmıyor söz konusu veriden...
Zenginliğin olduğu yerde muhakkak ki yoksulluk baş köşededir, biri diğerini "gerektirir" çünkü, ikisi "bir fidanın güller açan dalıdır".
"Artı değer" ve "emek sömürüsü" kavramlarını yinelemenin modası geçti, bilen biliyor, bir de " finansal varlıklar" var sosyal kompartımanlaşmanın failli...
"Finansal varlıklar ve mevduatlar" ülkemizde son 10 yıllık dönemde "20" kattan fazla artış gösterdi.
"Faiz"...
Sömürü ve zenginleşmenin ağababa sektörü.
"Kemiksiz et"...
"Löp".
(Kastamonu'nun "mevduat rekoru" ile ülke gündemine girmesi aslına bakarsanız tam da Kastamonu'nun "iş ekosistemini" fakirliğinin baş göstergesi...
Keder.
Mevduat üzerine daha önceki yazılarda yer vermiştim, Kastamonu'da gerçek sektör (sanayi) yatırımlarına yönelmeyen birikim, çok daha fena, ilin ticaretine de girmiyor...
Olanca cüssesiyle doğrudan mevduatı beslemeye tazyikli bir "biriktirme" hastalığı var.
Bu da...
İlin ekonomik kalkınmasının da ötesinde sosyal gelişmeye de ket vuruyor.
2015 yılındaki "2.2 Milyar TL" olan banka mevduatını 2015'te "75.8 Milyar TL" yekununa çıkarana kadar Kastamonu...
Nelerden feragat etti kim bilir?

Sadece son 5 yıldaki katlayış mevduatta "yüzde 873"...
Son 10 yılda "3 bin 338".
Türkiye şampiyonu...
Açık ara.
"Cengaver mudiler"...
Bu "zafer" onların.)
(Kastamonu'nun diğer yandan Türkiye'nin "en yoksul il" basamağında olması da doğal...
"İki kutuplu dünyanın" yerel versiyonu.
"Mudisi çok/yatırımcısı az" Kastamonu'da "kamu" harici iş olanakları "sınırlı", özel sektör genel itibarı ile "yetersiz", çok daha belkıran hal ise "ortak iş ruhunun" gerekli ivmeyi bulamaması...
İş olmayan yerde elbette "yoksulluk" olacak.
"İş beğenmeme" psikolojisinin sosyolojik temellerini görmek lazım işsiz gençleri "hunharca" eleştirmek yerine...
Genlerinde "devlet istihdamı" dolaşan nesilden özel sektörü çare olarak görmek ne derece izana sığar?
Ki...
Sermaye kesimlerinin yeni nesilleri de (istisnalar hariç) hiç de öyle "icat çıkarma" peşinde değil, "atadan gördükleri" istikamette yola revan, yol değiştirmekten imtina.
Torna atölyesi açan dahi yok...
Hayalleri namevcut.
Rant ve emlak üzerinden birikimini katlayan Kastamonu sermayesinin gerçek sektörler üzerinden farklı ve doyurucu iş olanakları yaratmamasının hiç esamesi okunmazken...
İşsiz gençleri "iş beğenmezlikle" suçlamak ne kadar cahil ve zorba bi tavır.
Üstünü örtücü...
Çözümü yok edici.)
(1950'den itibaren "zincirlerini kıran" ve arkasına ABD'nin de desteğini alarak hızla "kapitalistleşmeyi" hedefleyen yönetim zihniyetinin önünde ülkenin tamamında altyapıya dair yatırımları gerçekleştirmek görevi vardı...
Yol yoksa otomobil neylesin, elektrik yoksa buzdolabı neylesin, şehirlerden köylere cemicümle seferberlik.
Kastamonu'nun şansı "coğrafya" idi, aynı kümede ele alınacak illerin ortasında bir lokasyonu vardı, bölgesindeki merkezdi...
"Sinop, Zonguldak, Çankırı, Kastamonu".
Yatırımcı bakanlıkların "bölge teşkilatları" kurulurken Kastamonu'nun coğrafik avantajı "iş gördü" ve bölge müdürlükleri bir bir Kastamonu'nun hanesine yazıldı...
Dönemin milletvekillerinin bu kararlarda ne oranda etkili oldukları tartışma götürür, hele ki, Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) yürürlükte olduğu bir işleyişte "hatır-gönül-nüfuz" hak getire.
Bölge müdürlükleri, "istihdam" çaplarının çok daha fazlası bir "ruh" yarattı Kastamonu'da, Osmanlı'dan bakiye "devlet baba" haletiruhiyesi bu kez bölge müdürlükleri ile ikame oldu Cuhuriyet Kastamonu'suna...
Kahvehanelerden toplanan gençler "devlet memuru-işçisi" yapılırken, "vilayet merkezliği" ile zaten tarihsel olarak eli-ayağı devlette olan Kastamonu halkına gün doğdu, "dönemin inovasyonu" buydu belki de.
"Garanti gelir"...
"Sermaye birikimi".
Anadan-babadan çocuklarına sirayet eden bir zihni kabul...
"Devlet kapısından ve mevduattan ayrılmamak.")
(Kastamonu'nun "mevduatçı" ve "kadim devletçi" kimliğinin farkında olan devlet kurumlarının Kastamonu'ya dair sanayi teşvikleri yahut sanayi altyapısına yönelik kararlarda tereddüt göstermesi gayet doğal...
Kastamonu halkı sanayi ve ticaretten hazzetmezken, devlet ne diye demiryolu yapsın, liman kursun?)