Sanırım psikolojinin alanında zorlandığı en önemli kavramdır dostluk. Çünkü yer yüzünde yaşayan tüm insanların tüm coğrafyaların kendine özgü bir dostluk kavramı mevcut. Oysa ki psikoloji insan davranışlarını ve duygularını tanımlarken renge , ırka , iklime ve diğer etmenlere bakmaz. Bir duyguyu tanımlarken yapılan gözlem ve deney hangi kültürün ögesi insan üzerinde yapılmışsa bilimsel veri olarak kullanılır ve tüm insanlık bu tanımlamaya tabi tutulur. Sibirya soğuklarında donmak üzereyken sırtındaki hırkasını dostuna veren kişiyle Afrika sıcaklarında son bir yudum suyunu paylaşan kişinin dostluk kriteri aynıdır. Çeşme başında suyunu paylaşmak. İçki fabrikasında çalışan birinin dostuna içki ısmarlaması.

Tekstil fabrikası olan birinin birine bir elbise hediye etmesi bir dostluk göstergesi değildir. Değerli olanı paylaşmaktır değerli olan. Boş vaktinde beni arayıp soran , canı sıkıldığında biraz geyik yapmak için seni arayanla o kadar iş yoğunluğu arasında sana zaman ayırmak için çaba harcayan kişi aynı olmaz. Değerli olan geride devamı olmayan, bir son lokmayı paylaşan, son yudum suyunu , son parasını seninle paylaşan hatta son kurşunuyla senin canını kurtaran kişi dosttur. Kişisel ilişkilerimizde bir çok kavramı bir arada bulunduran ilişki türleri mevcuttur. Ve karıştırılan bir çok kavramda mevcuttur. İnsanlar arasında dostluk zannedilen yakınlaşmalar hep vardır. Bir çoğu menffat ve çıkar üzerine kurulmuştur aslında.

Taraflardan biri fiziksel yada ruhsal ihtiyaçlarını karşılıyordur. Kaz gelicek yerden tavuk esirgemiyordur. Çıkar ve menfaat muslukları aktıkça da o dostluk çok güzel devam eder. Zannedersin ki örnek çift. Baba çocuğuna yapmaz bu adamın bu çocuğa yaptığı iyiliği dersin. Bu ne samimiyet ya nazar değmesin dersin. Hele bir menfaat musluğundan tısss sesi gelsin de gör bir kere nasıl oluyormuş. Bu durum genelde iki tarafında karşılıklı menfaat ilişkisine dayalıysa sorun çıkmaz. Çünkü taraflar menfaati oranında yaklaşacakları için herhangi bir hayal kırıklığı olmayacaktır. Ama taraflardan biri gerçekten muhatabındaki menfaat ilişkisine dayalı sözde dostluk oyununu fakedemdiğinde sonuçları ağır olabilir. Yaşanan olaylar samimi olan tarafı hayal kırıklığına uğratır ve depresif bir sonuçla karşılaşılır. Aslında sağlıklı bir arkadaşlık veya dostluk ilişkisinde ara ara kırıcı olmayan küçük testler yapmak lazım. Bir çıkar menfaat ilişkisi olup

olmadığını anlamak lazım. Güzel kadınların , Yakışıklı erkeklerin , Zenginlerin, Makam mevki sahiplerinin yani toplumda avantajlı grupların her zaman dostu vardır. Bir de o avantajlı grupların elindeki avantajları gittiğinde görün bakalım kaç kişi kalacak etraflarında.

Üniversite yıllarında benim yakınen tanıdığım ve bildiğim bir dostluk hikayesinden bahsetmek istiyorum

sizlere. İki üniversite öğrencisi biri kız inançlı , muhafazakar biri , diğeride inançlı muhafazakar bir

delikanlı. Birbirini sever ve evlenmeye karar verirler. Nişan dini nikah vs. tüm dini ritüeller yerine getirirlir.

Kızın sınıfta kendisi gibi muhafazakar başka bir kız arkadaşı var. Bu kız evlenecek olan iki arkadaşın

ilişkisine hep mesafeli davranmış hatta onaylamamış ve bunu yaparkende dini hassasiyetinden dolayı öyle yaptığını da ihmal etmemiş. Evlenecek olan kız diğerine göre daha güzel daha bir alımlı. Diğer kız biraz daha fiziksel açıdan dezavantajlı durumda. Gün geçtikçe kızların dostluğu diğer çiftin ilişkisi yüzünden zarar görmeye başlar. Sonunda üçüncü şahıs kıskançlık krizine girer ve dostu olan kıza

nişanlısıyla görüşmesini yasaklayacak kadar ileri gider. Kız durumu nişanlısına anlatır. Nişanlısı çocuk

durumun dini açıdan öyle olmadığını anlattıysada boşuna. Çocuk durumu biliyor ama nişanlısına doğruyu söyleyemiyor. Çünkü arada dostluk olduğunu düşünen bir masum nişanlı var. Üçüncü şahıs olan kızın

dersleri çok kötü ve çocuğun nişanlısından menfaati var. Çocuk diyor ki " Sana benimle görüşmeyi

yasaklayacak kadar dini hassasiyeti olan biri şu derste neden senden kopya çekiyor, bu doğrumu ? " diyor

ve çift arasında tartışma başlıyor. Nişanlıların arası açılıyor. Tabi bu üçüncü şahıs kız tarafından memnuniyetle karşılanıyor. Ancak nişanlı olan kızın kafasını bu düşünce kurcalıyor. Önemli bir sınavda

tam sınav başlayacakken yerini değiştiriyor ve bizim menfaatçi dost o sınavdan geçemiyor. Çünkü o güne kadar hep kopya çekerek ders geçiyordu. Çünkü onlar muhafazakar ve dindar kişilerdi kopya çekmezlerdi. Hocalarımızın saygısı böyleydi ! Çok dindar muhafazakar kızın gerçek niyeti ortaya çıkıyor ve orada bitiyor dostlukları. Devlet memurluğu sınavını kazandığında nişanlı olan dost kız diğer arkadaşını arıyor ve

dostunu tebrik etmek istiyor. Telefonuna dahi bakmıyor. Bir sürü hayal kırıklığı. Kişisel marazi duygulara heba edilen dini inançlar. Ve en önemlisi de kişilerde meydana gelen duygusal yıkımlar. Hayal kırıklıkları. Kaybolan güven duygusu.

Gerçek dostlar yıldızlara benzer, karanlık çökünce ilk onlar görünür. Işınız hiç sönmesin. Karalık kaçınılmaz olunca da yıldızlarınız bol olsun inşallah..