Örgün eğitimden henüz orta mektep sıralarında terki diyar eden, o yaşta tulumlarını giyip emekçi ordusuna nefer yazılan, istikbalimizin yegane temeli iki gencimiz bağlamaya merak salmasın mı?...

Yevmiyelerinden biriktirdikleri ile birer sıfır bağlama almasınlar mı?

Hepsi oldu bu şehri Kastamonu'da...

Hayata sanat ile meydan okumanın mekanı olur muydu Kastamonu oldu.

"Şişli Meydanı'nda üç kız...

Biri Çiğdem biri Nergiz."

Çayın buğusunda karamsarlaşmışken adeta gün ışığıydı...

"Bağlama çalmayı nasıl öğreneceğiz biz?"

Elbette devletin gençlerin önüne serdiği deryamsı ve ücretsiz olanaklarla...

Kastamonu Halk Eğitimi Merkezi idari katında aldı "Çiğdem" ile "Nergiz" soluklarını çayın buğusundan çıkarak.

Örgün eğitim kurumlarından o sebepten veya bu sebepten yeterli olabilir ama asla gerekli ihtimamı görmeyen ve nemelazımcılığın dehlizinde kaybedilen bu iki fidan...

İlk defa belki de maarifin şefkatli yüzü ile tanıştı.

Postahaneden şifre aldılar, kayıt için gerekli evrakları hazır ettiler, kurs başvurusunu yaptılar...

"Her şey birdenbire oldu / Birdenbire vurdu gün ışığı yere / Gökyüzü birdenbire oldu / Mavi birdenbire / Her şey birdenbire oldu / Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan / Filiz birdenbire oldu tomurcuk birdenbire / Yemiş birdenbire oldu."

Ruhi Su'dan Orhan Veli'ye ne ara geldi söz?...

"Birdenbire".

(İki gencimizin Halk Eğitimi Merkezi'ne bağlama kursu için başvuruda bulunması yetmiyor haliyle...

Gerek şart en az "14" kursiyerin daha başvuruda bulunması.

Elde var "2 fidan"...

"Çiğdem ve Nergiz".

12 fidan daha lazım...

Sanat ile hayata meydan okuyacak.

Mustafa'lar...

Kemal'ler.)

(Eğitim nasıl ki her aşamasında "ücretsiz" olacağı gibi elbette sanat eğitimi de ücretsiz olmalı, "sosyal devlet" kavramı ile asıl görev ve sorumluluklarının üzeri örtülen devlet, "temel eğitim" vermekle yükümlü...

Hatta bir kursiyerin eğitim hakkında eksik kalmaması için diger 13 kursiyeri bulmakla da sorumlu.

Mevzuattan söz etmiyorum haliyle...

"Fiiliyat"; bel bağladığım.)

Not: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kabine toplantısı ardından açıkladı "önümüzdeki dönemde daha fazla planlı sanayi oluşturmak için yeni adımlar atılacağını"...

Kastamonu da "yeni adımlar" içinde yer almayı uman bir il nihayetinde.

OSB'ler ve "ihtisas alanları" üzerinden sanayileşmesini planlıyor Kastamonu...

İştah var.

T.C Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ertesi gün katıldığı OSBÜK (Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu) 23. Genel Kurulu'nda aynı konuya değindi...

Sanayicilerin toplantısıydı nitekim.

Önceki aylarda sürekli yazdım Türkiye'nin yeni sanayi hamlesinin "dev OSB" eksenli olacağını, "koridorlar" içinde konumlanacağını, demiryolları ile limanlara bağlanacağını...

Tomar tomar sarı sayfa soldu gitti.

Aynı konuya yeniden değineyim Bakan Kacır'ın konuşmasından alıntılar ile...

"Planlı sanayi alanlarımızın büyüklüğünü 5 yıl içinde 155 bin hektardan 350 bin hektara yükselteceğiz. Anadolu'da 4 yeni sanayi koridoru inşa edeceğiz. Master planın ilk faz çalışmaları kapsamında, Samsun-Mersin hattındaki 13 ilde 16 yeni yatırım alanı belirledik. Mevcut OSB'lerimizin ortalama 11 katı büyüklüğe ulaşan bu alanları, akıllı ve yeşil üretim üsleri olarak yatırımcılarımızın hizmetine sunacağız. Bu alanlarda mega endüstriyel bölgeler inşa edeceğiz."

Kastamonu'nun yanayıkıla talepkar olduğu "demiryolu" ve "liman" mevzusuna da Bakan Kacır'ın konuşmasında cevap arayalım mı?...

(Mega endüstriyel bölgeleri kastederek) "Güçlü demiryolu, liman ve otoyol bağlantılarıyla da bu bölgeleri, üreticimize ciddi bir lojistik maliyet avantajı sunan stratejik merkezler haline getireceğiz. Yatırım programında yer alan iltisak hattı projelerini tamamlayarak demiryolu bağlantısına sahip mevcut OSB 'lerin sayısını 17'den 31'e çıkarmış olacağız. Diğer OSB'lerimizin demiryolu ile limanlara bağlantısını da hızlı şekilde adım adım gerçekleştireceğiz."

Bakan Kacır'ın yeni döneme dair çizdiği haritada Kastamonu ne yana düşer usta?...

Meselenin özü bu.)

(Kastamonu kamuoyu olarak somut koşulların tahlilini yapmakta pek maharetli olmadığımız aşikar...

"Okumamak, yorumlamamak, sormamak" üzerinden hareket ediyoruz ki sonu olmayan mecralar.

Kastamonu'da "bilim dünyası" da mı çok bir ehemmiyet arz etmiyor acep?...

Akademinin işi kıymeti kendinden menkul makaleler içinde kulaç atmak mı dur duraksız?

Vakti merhundan...

Merhum vakte.)