DELİL: 08.03.2024

Prof. Dr. Burhan BALTACI

 

Mehmet Feyzi Efendi Anma Haftası Ve Hoş Geldin Ramazan

Çok şefkatli pek merhametli Allah’ın adıyla başlıyorum.

Değerli okurlarım,

Aşırı bir gribal enfeksiyonla boğuştuğum için yazı yazamadım. Affola. Hastalığın artçı sarsıntıları devam ediyor. Hem Mehmet Feyzi Efendi'yi Anma Haftası hem de Ramazanı karşılıyoruz. Yazmasam olmazdı.

Mehmet Feyzi Efendi (28 Mart 1912 – 4 Mart 1989) Kastamonu’muzun önemli bir değeri.

Her yıl Mart ayının ilk hafta sonu Kastamonu'da gerçekleştirilen "Mehmet Feyzi Efendi'yi Anma Haftası" münasebetiyle çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.

Hüsn-i Hat Sergisi

Değerli okurlarım,  

Bu yılki anma etkinlikleri 02 Mart 2024 Cumartesi günü Mehmet Feyzi Efendi’nin 35. vefat yıldönümü anısına Rıfat Ilgaz Kültür Merkezinde açılan “Hatt-ı Müstakim Ahmet Kutluhan ve Talebeleri Hüsn-i Hat Sergisi” ile başladı. Emeği geçenleri kutluyoruz.

Serginin beşinci durağı Kastamonu oldu. Sergide, hat sanatının enfes eserleri sanatseverlerle buluştu. Daha önce İstanbul, Erzurum, Ankara ve Bursa’da hat sanatı meraklıları ile buluşan Hatt-ı Müstakim Ahmet Kutluhan ve Talebeleri Hüsn-i Hat Sergisi’nin beşincisi Kastamonu’da açıldı. Rıfat Ilgaz Kültür Merkezinde düzenlenen sergi büyük ilgi gördü. Bugün serginin son günü, gezemeyenler için son şans.

Ahmet Kutluhan Hocamız Kastamonu’muzun önemli hat sanatkarlarından. Bu sergi Kastamonu’ya gelmese idi çok büyük bir eksiklik hissederdik hepimiz. Ahmet Kutluhan Hocamıza ve talebeleri hattatlarımıza çok müteşekkiriz. Yine sergi vesilesiyle eserleri ile buluştuğumuz Hattat Aziz Tekiner Hocamıza ve Hattat Alperen Çelik Hocamıza da sonsuz teşekkürler. Sergi açılışını yapan Sn. Kastamonu Valisi Meftun Dallı’ya da teşekkür ederiz. Sanat ve bilim itibar gördüğü yerde kök salar.

Mehmet Şevki Efendi Hüsn-i Hat Müzesi

Değerli okurlarım,

Hattat Ahmet Kutluhan Hocamız, sergi açılışında yaptığı söyleşide MEHMET ŞEVKİ EFENDİ (1829-1887) adına bir müze kurulması teklifini yineledi. Bu fikri daha önceki yazılarımızda sizlerle paylaşmıştık. Hocamızdan duymak önemli idi.

Televizyonlarda uçuk kaçık proje anlatmaya çalışan siyasetçilerimize seçim öncesi duyurulur. Kastamonu’muzun bu hüsn-i hat birikimi MEHMET ŞEVKİ EFENDİ adına kurulacak bir hüsn-i hat müzesi ile taçlandırılmalıdır.

Mehmet Feyzi Efendi'nin Bazı Özellikleri

Değerli okurlarım,

"Mehmet Feyzi Efendi'yi Anma Haftası" münasebetiyle Mehmet Feyzi Efendi’yi farklı kılan bazı özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz: 

-Daima müspet düşünmeyi, müspet konuşmayı, müspet hareket etmeyi öğütlemiş; etrafta fitne uyandıracak fikir ve davranışlardan şiddetle kaçınmayı tavsiye etmiştir.

-Din ve dünya işlerinde daima vasat ve kolay olan yolu tavsiye etmiştir.

-İslami ilimlerde âlim bir kişi olarak dini ve milli unsurları bir arada görüp “din-vatan-millet” unsurlarını bütün olarak değerlendirmiştir. Mehmet Feyzi Efendi, bu üç esasın birbiriyle uyum sağlamasını, ayrı ayrı uçlar olarak değil de "bir bütünün tamamlayıcı unsurları" olarak görmüştür.

-Verdiği eğitim ve öğretimden hiçbir karşılık beklememiş, istisnai birkaç örnek dışında hediye dahi kabul etmemiştir. “Son dönem gönüllü halk eğitimcilerinden” şeklinde nitelenmesi boşuna değildir. 

-Mehmet Feyzi Efendi bir insan-ı kâmil olarak yaşamıştır. Hz. Peygamber’in zarafet, nezaket gibi değerlerle bezenmiş hayatını insanlara bizzat kendi yaşantısında göstererek örnek olmuştur. 

-Ömrünü talebe yetiştirmek ve sohbetle insanları eğitmek suretiyle tamamen milletine adamıştır.

-Metot olarak Kur’an ve Sünnet merkezli ilmi irşat metodunu benimsemiştir.

-İtikatta Ehl-i Sünneti, Amelde Hanefî mezhebini, sosyal alanda da Türk Milliyetçiliği fikrini önemsemiş; bu unsurların bir arada asrın problemlerine çözüm bulmada temel noktalar olduğunu vurgulamıştır.

Mehmet Feyzi Efendi’nin başlıca yönleri

1. Son dönem Osmanlı müderris ve ulemasından ders alan Feyzi Efendi, bir medrese hocası olabilecek düzeyde zahirî ilimlere ve Arapçaya vâkıftır. Farsça beyitler okumasından bu dile de aşinalığı sezilmekte olan Feyzi Efendi zaten eğitimini Osmanlıca tedris etmiştir. Bu yönüyle Feyzi Efendi âlim bir şahsiyettir.

2. Feyzi Efendi Kastamonu’da ve İstanbul’da bulunduğu yıllarda birçok âlimden ders görmüştür. Ama onun yetişmesine en büyük katkıyı veren Hafız Ömer Fazıl Aköz ve Bediüzzaman Said Nursî’dir.

3. Feyzi Efendi hayatını Kur’an ve Sünnet merkezli yaşamış, bütün sözleri ve davranışlarında Kur’an’ın rehberliğiyle hareket etmiştir. Sohbetlerinde hâkim olan konu yine ayet ve hadislerdir. Ehl-i Sünnet akidesinden asla taviz vermemiş bir âlim olan Feyzi Efendi, amelde Hanefî mezhebine göre hareket etmiştir.

4. Feyzi Efendi’nin tespit edebildiğimiz bir diğer yönü Risâle-i Nûr talebeliğidir. Hocası Bediüzzaman’a yedi yıl hizmet etmiş, aynı evi paylaşmış, şahsî hizmetinde bulunmanın yanında bu müellifin Arapça ve Türkçe yazdığı bütün eserleri ona okuyarak tashih ve çoğaltmada yardım etmiştir.

5. Feyzi Efendi “İslamiyet ruhumuz, Türklük bedenimizdir.” anlayışını ortaya koymuş ve müspet milliyetçiliği benimsemiş bir âlimdir. “Hamiyet-i diniyye, hamiyyet-i milliye ve sadakat-i vataniyye. Bu üçü bir arada olursa onulmayacak yaramız yoktur.” sözüyle bu noktaya dikkatleri çekmiş, vatan ve milletini sevmenin fıtrî olduğunu, imanı ve ırzı korumanın vatanı korumakla mümkün olacağını ifade etmiştir.

6. Feyzi Efendi’nin şeyh ve müritliği değil, “uhuvvet (kardeşlik) esasını” benimseyerek takip ettiği yol Bediüzzaman kaynaklıdır. Kendisi, beslendiği bütün kaynakları şahsî bünyesinde birleştirmiş, harmanlamış ve birebir taklit olmayan bir yöntem oluşturmuştur.

7. Feyzi Efendi’ye şeyh demek mümkün değildir. Kendisi bu tabiri kabul etmemiş “Bizde şeyhlik müritlik yok, kardeşlik var.” diyerek şeyh sıfatını üzerine almamıştır. Tarikat metodunu değil de asr-ı saadette yapılan uygulamayı, yani sahabe gibi doğrudan Kur’an ile bağlantı kurmayı öngörmüştür. Dinin emir ve yasaklarına riayet ederek helali haramı bilerek yaşamanın, ihlas ile kulluğun bu zamanda en sağlam yol olduğunu savunmaktadır.

8. Mehmet Feyzi Efendi kırk bir yıl cuma namazları dışında ve yazları on beş gün kır gezisi haricinde evinden dışarı çıkmamış olmasına rağmen toplumdan habersiz olmamış, insanların, ülkesinin problemlerine bigâne kalmamıştır. Bütün gücüyle herkese rahmet olmaya, yol göstermeye, sıkıntılara çare üretmeye gayret etmiştir.

9. Yaşadığı devrin bir bölümünde Kur’an’ın yasak olmasına rağmen ve toplum inanç bakımından yozlaşırken onun yaşadığı belde Kur’an okuma ve okutma konusunda hala güçlü bir alt yapıya sahiptir. Talebeleri ve sonraki kuşaklarda birçok ilim adamı ve kârîler yetişmeye devam etmektedir.

Feyzi Efendi’nin bıraktığı izler ve onun mirası olan “ilmî ve Kur’anî şuur” Kastamonu ve çevresinde yaşayanlar ile onu tanımış olanların gönüllerinde hala etkisini sürdürmektedir. (Kaynak: Dr. Naile Baltacı, Mehmet Feyzi Efendi’nin Hayatı ve Tasavvufî Görüşleri, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, Adana 2015.)

Mehmet Feyzi Efendi’ye Vefa

Mehmet Feyzi Efendi Yazma Eser Kütüphanesi

Değerli okurlarım,

Daha önce de yazdım. Mehmet Feyzi Efendi'yi Anma Haftası münasebeti ile tekrar öneriyorum. Seçim öncesi de maliyetsiz bir proje. Siyaset arenasında top koşturanlara duyurulur.

Malumunuz olduğu üzere; değer şahsiyetlerimize bir vefa olarak bazı kurumlara onların anısına isimlerinin verilmesi güzel bir vefa örneğidir. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığına bağlı yirmiye yakın kütüphane bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı kendi illerinde ilme hizmet etmiş değer şahsiyetlerin adı ile anılmaktadırlar.  Kastamonu’muzun önemli kurumlarından Yazma Eser Kütüphanesine de “Mehmet Feyzi Efendi Yazma Eser Kütüphanesi” adının verilmesi Kastamonu’muz adına bir vefa örneği olacaktır. İlgililere saygı ile duyurulur.

HOŞ GELDİN RAMAZAN

Değerli okurlarım,

Bu yıl sevgili Ramazanımıza 11 Mart 2024 Pazartesi günü kavuşuyoruz. Mübarek olsun. 

Pazar akşamı teravih, gece sahur, Pazartesi ise oruç var.

Yılda bir defa gelerek hanelerimizi bereketlendiren, içimizdeki “güzel bizi” dışarı çıkaran, bizi biz olmaktan çıkaran kötülükleri bizden uzaklaştıran, adeta bizi melekleştiren orucumuzla buluşuyoruz.

Doya doya yaşayalım bu Ramazanı. Bütün aile fertlerine, özellikle de çocuklarımıza yaşatalım. Büyüdüklerinde “Nerede o eski Ramazanlar!” diye hayıflansınlar, iç geçirsinler.

Bizim dışımızdaki “bizleri” de unutmadan yaşayalım. Biz bir bütünüz. Ramazan “ben” değil, her zamankinden daha çok “biz” olma ayıdır.

Sahip olduğumuz dünya görüşüne göre ister “millet olma bilinci” dersiniz, ister “ümmet şuuru,” isterseniz “insan olma farkındalığı”. Size kalmış.

Ama “biz olmanın” tam zamanı.

Sağlıcakla kalın.

Not: Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Camii, Yılanlı Camii (Çarşı içi) ve Yavuz Tonbul Camiinde (Kuzeykent) hatimle teravih namazı kılınacak. Güzel ve enfes bir gelenek. Takip etmek isteyenlere duyurulur.  

***

Ne zaman Düzelü?

“Sakız orucu bozar mı?” diye soru sorulmayan Ramazanlara ulaştığımızda.