Artık her Pazartesi, Kastamonu İstiklal Gazetesi'nde kalemimi paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. Bu köşede yer alabilmem için bana fırsat tanıyan Kastamonu İstiklal Gazetesi ailesine teşekkürlerimi iletiyorum.

Kastamonu, benim için sadece bir şehir değil, aynı zamanda eğitimci görevimi yerine getirdiğim ve doğduğum memleketimdir..

Bu vesileyle, memleketimi sevgiyle selamlıyor ve bu güzel deneyimi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağımı ifade ediyor ve ilk yazımla size merhaba diyorum...

KIYMETİ BİLİNMEYEN HER ŞEY KAYBOLMAYA MAHKUMDUR!

Dünyanın sayılı zengin sermaye devleri var. Çoğumuzun üzerinde giydiğimiz elbise, yediğimiz içtiğimiz bir gıda maddesi veya kullandığımız bir teknoloji ürününde bu sermaye devlerinin imzası bulunur. Ve bu çoğu sermaye grupları devletler kadar güçlü ve köklüdür. Peki bu gücü nerden alıyorlar. Nasıl bu kadar kalıcı olup yüzyıllara dayanan bir hikayeleri var. Ülkemizde de azda olsa bu örneklerden var. Biz daha çok magazin haberlerinde dikkat ederiz bu tarz kişilerin hayat hikayelerine. Oysa kurdukları vakıflara, okuttukları öğrencilere, ne kadar öğrenciye karşılıksız burs verdiklerini ve kurtardıkları hayatlara bir baksak neden bu kadar güçlü ve kalıcı olduklarını anlayabiliriz. Çünkü sahip olduklarının kıymetini biliyorlar. Tüm kutsal inanışlarda ve bizin inancımızda infak etmek, hayır hasenatta bulunmak, en önemlisi de vergi vermek kutsanmıştır. Bazılarımız şöyle bir iddiada bulunabilir; Kardeş adamlar oyunu kuralına göre oynuyorlar ve çalışıp kazanıyorlar. Elbette bu tez doğru. Oyunu kuralına göre oynamak başarmanın ilk kuralı. Ancak yazılı olmayan kurallarda vardır hayatımızın her köşesinde. Devletlerde yazılı kurallarla idare edilir ancak yazılı olmayan kurallarla devamını sürdürdüğü de bir gerçektir. Şirketler, kurumlar ve her türlü organizasyonlar elbette ki yazılı kurallara göre oluşur ve varlığını sürdürür. Anlatmak istediğim şey, her şeyin yazılı kurallardan ibaret olduğu gerçeği bir yanılgıdır. Varlık gerçek değerini metafizik boyutuyla kazanır. Bir varlığın değeri yazılı kurallarla belirlenir ancak kıymetini bilmek tamamen kişiden kişiye zamandan zaman ve yerden yere farklılık gösterir. Bir hastalığa şifa olan bir bitkinin etiket fiyatı sadece değerini gösterir. Onun kıymetini belirleyecek olan sadece ve sadece o hastalığa sahip olan kişidir.

Ata erkil bir aile de üç beş erkek çocuğu olan bir anne baba için bir erkek çocuğun değeri vardır. Ama tek çocuğu olan bir aile de erkek evlat sadece değerli değil kıymetlidir ayrıca. Bir çiçekçi dükkanına girdiğinizde kırmızı bir gül dalı bir çiçektir sadece. Bir evlilik yıldönümünde hatırlanan bir eşe sunulan bir kırmızı gül çok kıymetlidir. Bir derbi maçında yanınızda sizinle maç izleyen eşiniz, arkadaşınız, çocuğunuz ya da bir dostunuz taraftarı olduğu takım gol attığı halde sevinemiyor, üzgün duruyorsa bunu fark edip "hayırdır canını sıkan bir şey mi var" denilmesi kıymetlidir. Kıymetli olan az olandır, az bulunandır çoğu zaman. Kıymetli olan candan olan ve gönülden olandır. Kıymetli olan karşılıksız ve beklentisiz olandır.

Para, şan şöhret, makam, mevki, güç, kudret, gençlik ve en önemlisi zaman bunların her biri insan hayatının bir diliminde sahip olduğu mükemmel nimetlerdendir. Çoğumuz bu sahip olduğumuz nimetlerin farkına bile kaybettikten sonra varırız. Bu nimetleri kalıcı kılacak olan tek şey kıymetinin bilinmesidir. Paranın kıymeti nasıl bilinir. Şöhret sahibi biri bu konumunun kıymetini nasıl bilebilir. Ya da gençliğin kıymeti? Aslında her biri ayrı bir başlık altında incelenmesi gereken konular. Ben bir iki örnek vereyim siz zaten konuyu kendi zihninizde tamamlayacaksınız. Yaşadığımız üzücü ve hala hafızalarımızdan silinmeyen yüzyılın felaketi bir deprem yaşadık. Depremin büyüklüğü ve etkisi o kadar fazlaydı ki yardım edecek durumda olması gerekenler de yardıma muhtaçtı. Her şehirden farklı sesler, farklı feryatlar çoğu zaman isyanlar yükseliyordu. Milletimizin yaraları sarma konusunda ki ferasetiyle birkaç şöhret sahibi Sanatçı ve Ünlü Futbolcu sayesinde akıl almaz bir organizasyon başladı ve çok yaralar bu sayede sarıldı. İstanbul'da ki ünlü barlarda boy gösteren o kadar ünlüler var ki bugün kimse adını bile hatırlamaz. Ama Gökhan ZAN ve Haluk LEVENT deyince herkes hatırlar sanırım. Örnekleri çoğaltmak mümkün elbet.

Bu ülkenin yetiştirmiş olduğu bu bu devlete hizmet eden yüzlerce binlerce değerli vali ve devlet adamı var. Ama bir isim söylermisin dediğimizde ilk akla gelen merhum Vali Recep YAZICIOĞLU'dur. Yüzlerce binlerce değerli emniyet müdürü vardır. Hele bir isin zikret denildiğinde Merhum Gaffar OKAN akla gelir. Çünkü bu isimler sadece değerli değil, kıymetlidir aynı zamanda.

Çalışma hayatında her gün aynı düzeyde geçmez elbet. Zaman zaman tartışmalar anlaşmazlıklar, kırgınlıklar kızgınlıklar yaşanabilir. Yüzlerce kişinin bulunduğu bir ortamda bu kaçınılmaz elbette. Yüzlerce kişi size ya da siz yüzlerce kişiye "Günaydın" dersiniz, bu çok değerlidir. Asıl kıymetli olan bir gün önce kalbinizi kıran birinin size içten bir "Günaydın" demesidir.

Bir varlığın elde edilmesi süreci değerini elde kaldığı zaman dilimi ise kıymetini gösterir. Değerini bildiğimiz her şeyin kıymetini de bilmeniz dileğiyle.  

Kadir ARMAN