Gövco adına ilk olarak Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu’nun “Anadolu Ağızlarından Derlemeler” adlı kitabında rastladım. Caferoğlu bütün Türkiye’yi dolaşarak ağız araştırmaları yapmıştır. 1942 yılının yazında da Kastamonu’ya gelmiş ve buralarda derlemeler yaparak incelemelerde bulunmuştur. Onun kaynak kişilerinden biri de İhsan Ozanoğlu’dur. Ozanoğlu ona epey malzeme vermiştir. Bu malzemelerden biri de “Gövco” türküsüdür. Ozanoğlu önce türkünün hikayesini anlatmıştır. Hikaye kısaca şöyledir: Gövco, Kuzyaka nahiyesinde bulunan Gövco köyünün ağasıdır. Bu ağanın da çok güzel bir kızı vardır. Bu kız bir gün şehre iner. Şehirde “ayak takımından” bir genç, bu kıza aşık olur. Kızın peşini bırakmaz. Genç, aşkından harap olmaktadır. Onun bu haline köyün çobanı acır ve onları kavuşturmak için yardım edeceğini söyler. Kızın babası Gövco, biraz şüphelenmiş gibidir. Bunun üzerine kızını başkasına verir. Tam hak gecesi kız ile yavuklusu kaçmaya karar verirler. Genç aşık, kızın evine girer. Kız da ufak tefek eşyalarını toplamış beraber gece olmasını beklemektedirler. Tam bu sırada odalarına Gövco girer ve delikanlıyı orada görür ve öldürür. Hiçbir şey olmamış gibi, ertesi gün düğün yapılır, kız evlenir. Çocuğun cesedini bir dere kenarına atmışlar. Çoban orada arkadaşının cesedini görür ve duygulanarak aşağıdaki türküyü yakar:

Varın bakın Gövco’n bacaları tüter mi

Gül dalına bülbül konmuş öter mi

Benim vadem yardan evvel yeter mi

Doğan aylarınan doğdum dulundum

Bir Pazar gecesi gafletinen vuruldum

Evlerinin önü meşedir meşe

Meşenin dağları dönmüş güneşe

Daha neler gelsin bu garip başa

Dolaşdım dağları kar bulamadım

Kendime münasip yar bulamadım

Ilgaz dağlarını aştım da geldim

Yad illeri gezdim dolaştım geldim

Senin hasretinle coştum geldim

Doğan aylarınan doğdum dulundum

Bir Pazar gecesi gafletinen vuruldum

Evlerinin önü mahzen kazılu

Kaderim böyle imiş çıktı yazulu

Ellere bıraktın körpe kuzunu

Dolaşdım dağları kar bulamadım

Kendime münasip yar bulamadım

İhsan Ozanoğlu’ndan alınan bilgiler bu kadar. Daha sonra bu türkü Muzaffer Sarısözen tarafından Hakkı Bayraktar ve Mümin Meydani’den yeniden derlenerek notaya alınmıştır. Ayrıca Avni Özbenli tarafından da yorumlanmıştır.

Peki Gövco kimdir, bu sülale hakkında neler biliyoruz? Bu sorunun cevabını alabilmek için Gövco köyüne gitmeliydik. İshakzade Aşık Fevzi(1857-1917), Hatırat-ı Fevzi adlı eserinde Gövco köyünden ve Gövco’dan bahseder. 1883 yılında Gökçeoğlu Mehmet Ağa bu köye bir cami yaptırmıştır. Aşık Fevzi bu Mehmet için şunları söylemektedir: “Araç Kazâsına mülhak Mergüze Nâhiyesi kurâsından Sarıkavak Karyesinden hânedân-ı zîşân, eşrâf ve a‘yândan Göğcioğlu Hâcı Mehmed”. Bu caminin kitabesini de Aşık Fevzi yazmıştır. Gövco köyündeki eski cami yıkılmış fakat eski kitabe, 1968 yılında yapılan camiye ilave edilmiştir. Aşık Fevzi aynı eserinde, Gövco köylü Bekir Agahi adında bir aşıktan söz eder. Hem Gövco köyündeki camiyi görmek hem de Fevzi’nin bahsettiği aşığın ailesini tespit etmek amacıyla geçen ay değerli araştırmacı Mustafa Gezici hoca ile şuan adı İslam olan Gövco köyüne gittik. Caminin kitabesini gördük, Bekir Agahi’nin ailesini tespit ettik, Gövco hakkında bilgi aldık ve Gövco ailesine ait mezarlığı ziyaret ettik. Orada eski tarihli mezarları görünce şaşırdık. Hepsi yıkık vaziyetteydi. Bu mezar taşlarını okumak için yeniden köye geleceğimizi köy imamına söyleyip köyden ayrıldık. Bu cumartesi günü (8 Kasım 2025) değerli araştırmacı emekli öğretmen Tuncay Sakallıoğlu, Mustafa Gezici ve ben tekrar o köye mezar taşlarını okumak için gittik. Mezar taşı okumada mahir olan Tuncay hoca elinde fırçası, tebeşiri ve diğer malzemeleriyle hazırlıklı gelmişti. Üçümüz, üç dört saat mezarlıkta kaldık ve o aileye ait mezar taşlarını okuduk. Öğle yemeğini köy imamının hazırladığı mükellef bir sofrada yedik. Kendilerine teşekkür ediyoruz.

Şimdi gelelim tarihi kayıtlarda bu sülale nasıl geçiyor. Gövco, Gökcioğlu kelimesinin halk arasındaki kısaltılmış halidir. Gökcioğlu veya Gökçeoğlu sülalesi, bugün Kastamonu Kuzyaka bölgesinde İslam köyünde yaşamıştır. Oldukça varlıklı hanedan bir sülaledir. Bu sülale hakkında bilgi almak için evvela Osmanlı dönemi nüfus kayıtlarına bakalım.

1248/1832 tarihli nüfus defterine göre İslam köyü(Eski adıyla Kefere veya Gavur), Has Sarıkavak divanına bağlıdır. Bu defterde Gökçeoğlu sülalesine ait bilgiler (Defter no 936, sayfa 23) şöyledir: Gökçeoğlu Esseyyid Mehmed bin Esseyyid Halil, orta boylu şabb-ı emred, sinn 21, oğlu Zeynelabidin sinn 1 (tevellüd 1247).

1253/1837 tarihli defterdeki (Defter no 937, sayfa 47) bilgiler şöyledir: Gökçeoğlu Esseyyid Mehmed bin Esseyyid Halil, orta boylu sarı sakallı sinn 29, oğlu Zeynelabidin sinn 4

1256/1840 tarihli defterdekiler ise (Defter no 938, sayfa 33) şöyledir: Orta boylu kumral bıyıklı Gökçeoğlu Mehmed bin Halil, sinn 25, oğlu Abidin sinn 5, diğer oğlu Ahmet sinn 1(tevellüd 1256).

Üç kayıtta da kişilerin yaşlarında farklılıklar görünmektedir. Biz burada son kayıttaki yaşları temel aldık. Yaptığımız saha araştırmalarında elde ettiğimiz mezar taşlarındaki ölüm tarihleri de şecere oluşturmamıza yardımcı oldu. Bilindiği gibi ilk Osmanlı nüfus sayımı 1830 tarihinde olmuştur. Bu sayım, sadece erkekleri kapsamaktadır. Bundan maksat, askerliğe elverişli olan kişileri tespit etmektir. Daha sonra 1832,1837,1840 yıllarında da sayımlar sürmüştür. Kadınların da sayıldığı ilk nüfus sayımına ise 1881 yılında başlanmış fakat bu sayımdan da bir başarı elde edilememiştir. Bu gün de temel aldığımız ve kullandığımız en son sayım 1904 ve 1905 yıllarında yapılmıştır. Bu sayımda hem erkekler hem de kadınlar sayılmıştır. Günümüz nüfus sisteminde bu sayım bilgileri kullanılmaktadır. Ailenin şeceresini oluşturmadan önce bir de temettuat defterindeki aile ile ilgili bilgilere bakalım.

1261/1845 tarihli Hassarıkavak karyesi temettuat defterinde ailenin toplam mal varlığını görüyoruz. Gökcioğlu Mehmed Ağanın emlak ve arazi ve temettuatı şöyledir: Ashâb-ı çiftlikândan idüğü.70 dönüm ekilen tarla, 60 dönüm ekilmeyen tarla, bir asiyab(değirmen), 10 baş erkek manda, 2 öküz, bir sağman manda, bir erkek malak, 2 sağman inek, 2 gayrı sağman inek, 2 düğe, 2 dana, iki buzağı. Şeriki (ortağı) olarak da aynı köyden Çarmanoğlu Ali ve oğlu, Yanıkoğlu Mustafa ve oğlu Mehmet, Yatıkoğlu İbrahim, Hacıosmanoğlu Mehmet görülmektedir. Mehmet Ağanın bütün bu mallardan yıllık temettuatı/kazancı 860 kuruştur.

Yukarıdaki belgelerden ve nüfus bilgilerinden hareketle Göğcioğlu ailesinin şeceresini şöyle oluşturabiliriz.

HALİL(ö.1828)

¯

Mehmet(d.1815)

¯

Abidin[2](d.1835)+Ahmet[3](d.1840)

Abidin(d.1835)<Ayşe[4](d.1844)

¯

Mustafa(1866)+Hüseyin(ö.1876)

Mustafa[5](1866)<Hayriye[6](1871)

¯

İsmet[7](1891)+Tevfika[8](1895)+Sıdıka[9](1903)+Zehra[10](1904)

Kastamonu İslam Köyü Gökçeoğlu(Gövco) Mezar Kitabeleri

1-

Fî 4 Zilkade 1309.

Değil midir sonı ölmek cihânın ey zâ’ir

Mu‘ammer olsa bin yıl cihânda nev’i beşer

Düşünme lezzet zevki bırak gazabı gönül

Bütün safâ vü cefânın neticesi makber

Göğci-zâde Âbidin Beğin rûhuna fâtiha.

2-

Ziyâretden murad duâdır

Bugün bana ise yarın sanadır

Merkad-i merhûm ve mağfûrünleh

Göğci-zâde Esseyyid Halil Ağanın

Rûhuna el-fâtiha. 1244/1828

3-

Hüve’l-bâkî

Emretdi Hudâ eyledi fermân

Erişdi ecel vermedi amân

……doymadım dünyada

Göğci-zâde Âbidin Beğin mahdûmı

Hüseyin Beğin rûhuna fâtiha. 1293/1876.

4-

Aşağıdaki kitabe metnini İshakzade Âşık Fevzi kaleme almıştır.

Hüve’l-bâkî

Bu yatan Göğci-zâde’dir

İzzeti pek bâlâdadır

Cennet-i mu‘allâdadır

Gül gibi tez soldı

Herkes ekmeğini yerdi

Allah’dan murâda erdi

Âhiri toprağa girdi

Hâk idi hâk buldı

Fark iderdi nîk ü bedi

Târîhini Fevzî didi

Eşrâf-ı beldeden idi

Ahmed Beğ fevt oldı

1314/1896.

Aynı mezarın ayak taşında ise şunlar yazar:

Göğci-zâde hânedân sınıfından bir mergûb idi. Hasta düştü. On sene menzûl idi. Menkûb di.

5-

Hüve’l-bâkî 1337

Terk itdi bu mülki dâr-ı âhirete

Mesken olsun sana firdevs-i cennet

Ahlâk-ı hamidiyle sevdirmiş idi

Kendini bu halka güzide haslet

Rahmet eylesün Mevlâ nebi-i zîşân

İtsün kıyâmetde ana şefaât

Göğci-zâde hatip Mustafa

Efendinin rûhuna fâtiha

Burada adı geçen Hatip Mustafa, Abidin Beyin oğludur. Bu Mustafa, dedesi Mehmet Ağa ile babasının 1883 yılında yaptırdığı bu camiye 10 Mayıs 1884 tarihinde hatip olarak atanır. Bu atanma yazısı için Araç şer’iyye sicillerine bakılabilir(Fazıl Çiftçi-Fahri Maden, Kastamonu Şer’iyye Sicillerinde Araç, Ankara, 2022, s.973, hüküm 973).

6-

3 Ramazan 1338

Cürmümü afv eyle ey perverdigâr

Olmasın mahşerde işim âh u zâr

Sâlihîn zümresine ilhâk idüp

Hem-dem eyle anlar ile ey Hudâ

Şeyh Mehmet-zâde kerimesi

Göğci-zâde Mehmed Beğin zevcesi

Feride hanım rûhuna el-fâtiha. [21 Mayıs 1920]

Diğer fotoğraflar:

Sonuç: Kastamonu gibi bir kültür şehrinin sadece merkezinde değil köylerinde dahi çok kıymetli kültür varlıkları vardır. Bunların başında mezar taşları ve diğer kitabeler gelir. Bu değerlerin kaybolmadan gün yüzüne çıkarılması, Kastamonuluların ve kültür araştırıcılarının öncelikli görevi olmalıdır.


[1] Aile mezarlığında mezarını bulamadık. Bundan dolayı ölüm tarihini tespit edemedik.1883 tarihinde köyün camisini yaptırdığına göre ölümü 1883 sonrasındadır.

[2] Ö.4 Zilkade 1309/31 Mayıs 1892.

[3] Ö.1314/1896.Ahmet’in evladı olup olmadığını tespit edemedik. 6 numaralı mezar taşında Gökçeoğlu Mehmet zevcesinden bahsedilir. Bu Mehmet kimdir tam olarak bilemiyoruz. Günümüzde Gökçeoğlu sülalesine mensup olan “Gökçeöz” soyadında bir aile vardır. Bu ailenin başında Mehmet yer alır. Mehmet’in oğlu İbrahim Talat(d.1899), bunun oğlu Satı, Satı’nın oğlu Mehmet Fatih Gökçeöz.

[4] Kedicik doğumlu. Baba adı Memişefendizade Mustafa anne adı Tutu.

[5] Ö.1337/1921.

[6] Baba adı Ahmet anne adı Azime.

[7] Önce Hamdi Beyle evlenmiştir. Bu evlilikten Ayşe (d.1911) adlı bir kız olmuştur. Bu kız da Mehmet Reşat Yücememiş ile evlenmiştir. Bundan da Vasfiye, Semiye ve İbrahim doğmuştur. İsmet’in diğer evliliği Dereköylü Salih Kasırkaoğlu ile olmuştur. Bu evlilikten Abidin (d.1931-ö.1969)doğmuştur.

[8] Eşi Mustafa Hedanioğlu.

[9] Ö. 1980.

[10] Haydarlar köyünde evli. Eşi Mehmet Aslan. Çocukları Mustafa ve Şevket.