Ülkemizde Anayasa değişiklikleri ve yeni bir

Anayasa hazırlama tartışmaları yıllardır devam ediyor. Şimdi yeniden gündemde.

Siyaset ve hukuk dünyasının en önemli tartışma

konularından birisi de hazırlanacak olan yeni Anayasa.

Çeşitli kurumlar tarafından 

hazırlanmış olan Anayasa önerileri olduğunu biliyoruz.

TC vatandaşı kimliğimle, benim de, yeni anayasa için, oldukça ilginç  bir kaç önerim olacak.

Önce, kronolojik olarak, kısa bir hatırlatma yapalım;

Bu güne kadar, Osmanlı dönemi de dahil 5 Anayasa yapmışız.

Bunlar:

Kanun-i Esasi1876

Teşkilat-ı Esasiye1921

1924 Anayasası1924

1961 Anayasası

1982 Anayasası

Ülke, 43 yıldır, 82 Anayasası  ile yönetiliyor. Yeni anayasa bugünlerde tekrar  hükümetin gündeminde.

Mevcut Anayasa, 9 Kasım 1982'den bu yana geçerli olan anayasamızdır. 12 Eylül Darbesi sonrasında askerî yönetimin emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlanmış ve 18 Ekim 1982 tarihinde Millî Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilmiş, 7 Kasım 1982 Pazar günü yapılan halk oylamasında  yüzde 91,37 oranında evet oyu ile kabul edilmişti.

1.626.431 seçmenin red oyuna karşılık 17.215.559 seçmen anayasaya kabul oyu vermişti.

Ülkenin yeni bir Anayasaya elbetteki ihtiyacı var. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak, haddim olmayarak, naçizane (!) ; yeni anayasa yapılırken, aşağıda sıraladığım hususların dikkate alınması arzumdur.

Mevcut Anayasanın ilk 4 maddesi Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş kilidi, kurucu kimliği, varlık ve birlik simgesidir." "Devletin ülkesi vardır o da Türk vatanıdır." Bu nedenle, bu 4 madde noktasına dahi dokunulmadan aynen korunmalıdır. Değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükmüyle zaten güvence altına alınmıştır.

☆ Yeni anayasada;  kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve parlamenter sistem kat'i şekilde güvence altına alınmalıdır.

☆ Siyasi partiler kanunu, siyasi partilerin finansmanı gibi hususlar yeniden düzenlenmelidir. (Malûm, siyasi partiler ilk kez 1961 anayasasında güvence altına alınmıştı.)

Millet vekili adaylarının parti genel merkezlerinde değil, bölgelerinde ön seçimle belirlenmesi kanunla güvence altına alınmalıdır. Lider saltanatına son verecek düzenlemeler yapılmalıdır.

☆ Milyonlarca üniversite mezunu işsiz gezerken, eğitimsiz insanların ülke yönetiminde söz sahibi olması kabul edilemez.

Millet vekili olabilmek için üniversite mezunu ( ön lisans - lisans - yüksek lisans...)  olma şartı ve KPSS  sınavından en az 70 puan almış olma zorunluluğu getirilmelidir. Basit memuriyet için vatandaşa zorunlu olan bu yöntem koca ülkenin yönetimine talip olanlara neden zorunlu değil ? Milyonlarca üniversite mezununun işsiz gezdiği bir ülkede olması gereken bu değil mi?

☆ 65 yaşın üzerinde hiç kimse devlet yönetiminde yer almamalı. Yada, vatandaştan istenen akıl sağlığı raporu onlardan da istenmeli.

☆ Bakan olabilmek için en az bir yabancı dile hakim olmak zorunlu olmalı. Sadece "Yes-No- How are you- Welcome" gibi 4 kelime ezberleyip, iki cümle kuramayanlar meclis kayıtlarına; bildiği yabancı dil hanesine iyi derecede yabancı dil biliyor yazdıramamalı. TBMM WEB den baktım bu konuda sıkıntı yok! Maşallah hepsi iyi derecede en az bir yabancı dile hakim!

☆ Her türlü görevlendirmede, liyakat esas alınmalı. Bakanlar, almış oldukları eğitim ile ilgili bakanlıklarda görevlendirilmeli. Sağlık Bakanının Tıp Fakültesi mezunu, Tarım Bakanının Zıraat Fakültesi mezunu, Milli Eğitim Bakanının eğitim kökenli olması gibi.

☆ Dokunulmazlıklar mutlaka kaldırılmalıdır. Herkes adalet önünde hesap verebilmelidir.

☆ Millet vekilleri ve bakanlar; halka sağlanan sağlık hizmetlerinin üzerinde, ayrıcalıklı sağlık hizmeti alamamalı.

☆ Millet vekili maaşları, öğretmen maaşından fazla olmamalı. Bir dönem vekillik sonrası millet vekilliği emekliliği  kaldırılmalı.

☆ Yönetim kurulu üyelikleri iktidar partilerinin arpalığı olmamalı. Ayrıca, burada da liyakat esas alınmalı.

☆ Yerel yönetimlere ( Belediye baskanı adayları ) talip olanlar tıpkı millet vekilleri gibi; Üniversite mezunu olmalı. Ayrıca, mutlaka Şehir Plancılığı eğitimi almış olmalıdır.

☆ İmamlar sadece imamlık yapmalı, din eğitimi almış olmak her işi yaparım anlamına gelmemeli.

☆ Ülkenin öncelikli ve hayati sorunları ( tarım, işsizlik, eğitim, üretim gibi) çözülmeden çok büyük kaynak gerektiren projelerden zorunlu olmadıkça kaçınılmalı.

☆ Üretim önceliğimiz olmalı.Tarım ve Sanayi üretimi, Yatırımlar yasalarla teşvik edilmeli, güvence altına alınmalı.

☆ Ülkeye çok sayıda sığınmacı yada mülteci kabulü milletin kararına bırakılmalı, buda referandumla olmalıdır.

Tabi ki, yazacak daha çok şeyler var.

Yazımı okurken, mutlaka sizlerin de aklınıza gelenler  olmuştur.

Darbe anayasası o dönem

% 91.37 evet oyu ile kabul edilmişti. O günün şartlarında, ülkenin içinde bulunduğu durum farklı idi. Şimdi daha farklı!

Bu defa öyle bir Anayasa hazırlanmalı ki, millet benimsesin ve büyük bir çoğunlukla kabul etsin. Öyle % 50 lerle falan değil, yüzde yüze yakın kabul görmeli. Gerçekten özgürlükçü ve kuşatıcı olmalı. Muhalif kesiminde kabul oyunu almalı.

Özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasa için kendimce katkı yapmak istedim. Yazdıklarımı da kapsayan bir Anayasa mümkün mü? Değil tabii, nedenleri malûm.

Önerilerimi okuduktan sonra,

"Sana ne kardeşim, Anayasa profesörü müsün sen?" diyenler olacaktır.

Başta da söyledim ya, "Haddim olmayarak, naçizane...