İklimin "yeni normal" haline uyum sağlayabilmek kuzey bölgelerinde 2021 Ağustos'unda yaşanan sel ve heyelan afetinden beri Kastamonu'nun diken üstünde ihtimam gösterdiği savunma refleksi ve stratejisiydi...
Lafta kalmış.
Pazartesi sabahı Cide’ye sağanak yağmur yağdı…
Cide Toplum Sağlığı Merkezi "göl" oldu.
Öğle saatlerinde bilanço ortaya çıktı...
Olan oldu.
Yeni binası bitene kadar devlet hastanesinin eski binasına taşınan Toplum Sağlığı Merkezi'nin başına gelene dair fotoğraf ve videolar yerel medyada bolca mevcut...
Binanın avlusu bildiğiniz “göl”, giriş katına su girdi, kazan dairesi mafiş.
Tepeden gelen sel…
Gökten yağan yağmur.
Halk der ki...
"Her aşırı yağışta aynı sorun."

Çözüm de halkın dilinde anlayana...
Binanın arka yüzünden gelen selin uygun şekilde toplanarak dere yatağına ve kanalizasyon sistemine yönlendirilmesi ile sorun ortadan kalkacak.
Mevzu...
Altyapıda.
Yaşanan "afet" sonrası klasik "hasar tespit çalışması"...
Önlem alınacağına dair "kuru sıkı atış".
İlçe merkezini selden kurtaramayan "kamu iradesi"...
Kırsalı nasıl koruya?
El kadar binayı, üstelik sağlık merkezini, yağmurdan kurtaramayan kah mülki kah yerel yönetim akıl ve otoritesi...
"Eski normal" koşullarda zaten sınıfta kalmıştı, öyle görünüyor ki, "yeni normal" de aynı tas aynı hamam.
Mazallah...
2021 Ağustos'undaki kadar bir yağmur yağsa yine aynı sonuç ortaya çıkacak anlaşılan.
Aradan geçen 5 yıl nereye gitti?...
Hiç mi eğitmedi ve öğretmedi?

(Kastamonu'daki cümle afet risklerini bertaraf etmek için "Kastamonu İl Afet Risk Azaltma Planı" (İRAP) 2021'de yürürlüğe girdi...
O tarihten bu yana da yeri geldikçe "İRAP" malumatlarını yazıp duruyoruz.
Kamuoyunda etkisi ol(m)uyor haliyle...
Ne yazarsan yaz.
Oysa "afetlere dirençli yerleşim birimleri ve afetlere dayanıklı toplum oluşturmak amacıyla 2021 yılında hazırlanıp 2022 yılında 81 ilde uygulamaya alınan İl Afet ve Risk Azaltma Planları (İRAP) ile yerleşim yerlerinin doğal, teknolojik ve insan kaynaklı afetlere maruz kalmasının önlenmesi ya da azaltılması hedefleniyor" ki...
Tam da ihtiyaca binaen.

Geçtiğimiz ay ortasında "İRAP" toplantısında gelinen son merhale kamuoyu ile paylaşıldı...
Toplantıya katılan AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar yaptığı değerlendirmede "İRAP toplantılarıyla amacımız risk azaltmadaki bilinci geliştirmeyi önceliyoruz. İl Afet Risk Azaltma Planı’nızda yüzde 85 gerçekleşme oranı var. Gerçekleştirdiğimiz eylemin hakikaten riski ortadan kaldırması ya da kabul edilebilir bir seviyeye çekmesidir. Buna göre çalışmamız gerekiyor, aksi takdirde günün birinde acı bir gerçekle karşılaşabiliriz. 2026 yılı bizim için geçiş dönemi. 2026’da birinci 5 yıllık dönemi bitirmiş olacağız. İRAP eylemlerini belirli bir düzeye getirdikten sonra 2027-2031 yıllarında çok daha etkin bir şekilde bu eylemlerimizi devam ettirmemiz gerekiyor. Kastamonu Üniversiteleri’mizin konuyu sahiplenmesi önemli. 6 Şubat depreminden sonra kurumlarımız risk azaltmanın önemini daha iyi kavramış durumda. Strateji Bütçe Başkanlığı’mız bundan sonra kurumlarımızdan gelecek İRAP koduyla gelecek bütçe taleplerine olumlu yaklaşacak" dedi.
"Yüzde 85" tamamlandı ise "İRAP"...
Cide Toplum Sağlığı Merkezi ne diye su altında kaldı?
Kaldı ki gazetemizde 15 Kasım’da yayımlanan “İRAP” başlıklı yazımda Yüzde 85’lik tamamlanmaya aklımın yatmadığını ifade etmiştim zaten...
İdareyi maslahata aşinayım nitekim.

O yazıdan bir paragraf...
“Kastamonu’yu çemberi içinde olduğu envai “doğal” afet karşısında muktedir kılmaya meyleden “İl Afet Risk Planı” (İRAP) külliyatına 2021 Haziran’ından beri kaniyiz… 5 yıllık dönemin perdesinin inmesine sayılı ay kalmışken afetlere karşı korunmaya dair yol almakta nereden nereye geldiğimizi merak etmiyor değil insan. Gerçi 'el cevap' verildi… 5 yıl önceye dayanan Kastamonu’ya dair külliyatlı İl Afet Risk Azaltma Planı'nın (İRAP) gerçekleşme oranın “yüzde 85” olduğu açıklandı. https://kastamonu.afad.gov.tr/kurumlar/kastamonu.afad/kutuphane/IRAP-KASTAMONU-2021.pdf... Meraklıları için link emre amade. Şehri Kastamonu’da ikamet eyleyen bir fani olarak… Afetlere karşı gerçekleşen yüzde 85’lik kaydı şahsen hissedememiş olmanın derin hüznüne gark oldum. “İRAP” üzerine peyderpey kaleme alınmış bir deste tutarındaki yazılarımı tekraren okumayı düşündüm düşünmesine de… İkircikte kaldım. Nihayetinde hal(im)… 'Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur' merhalesinden bir adım ileri gitmiyor…”.
Cide ki...
İRAP'ta bolca bahsi geçen bir yerleşim.)
