Geçtiğimiz günlerde savunma sanayii ve teknoloji sahasına ilişkin bir haber dolaştı görsel, yazılı ve sanal dünyada…

“Dolaştı” kelimesini özellikle kullandım. Başka bir ülkede olsaydı, yer yerinden oynar, günlerce gündemde kalır, failin tüm hayatı en ince ayrıntısına kadar deşilirdi.

Olay neydi?

Bir stajyer mühendis Baykar Hadımköy Tesislerinden teknoloji hırsızlığı yaparken suçüstü yakalandı. Sorgusunda daha önce 4 hard disk çaldığını da itiraf etti.

Elbette yetkililer madalyonun öbür yüzünü aydınlığa kavuşturacaktır. Basit bir hırsızlık olup olmadığını, Baykar Teknoloji’nin çok önemli bilgilerinin bulunduğu hard diskin kimler tarafından sipariş edilip edilmediğini ve savunma sanayii firmalarında başka Casus Mühendisler bulunup bulunmadığını bizden fazla düşünüyor ve tedbirini alıyorlardır.

“Baykar Hadımköy Tesislerinden hard disk çalarken suçüstü yakalanan stajyer mühendis…” haberini ilk izlediğimde aklıma son bir asırdaki hüzünlerimiz geldi.

Türkiye ne zaman bir başarı hikayesine imza atsa, ne zaman bir gelişme kaydetse yolunda taşlar, dikenler, çukurlar buluyor nedense.

Nuri Killigil Paşa, Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, Şakir Zümre, Devrim Mühendisleri yola serilen bu engellerde harcanmadılar mı?

Bir bilim kadını için bir uçak paramparça edilmedi mi?

Taptaze beyinler, gencecik mühendisler birbiri ardı sıra intihar ve kaza süsü verilip şehit edilmediler mi?

Dünyanın ilk titreşimli cep telefonunu üreten, dünyanın ilk renkli ekran cep telefonuna imza atan ve dünyanın cep telefonu üreten 9 firmasından birisi olan Aselsan’ın içine sızdırdıkları casusla patent safsatasını tezgahlayıp Aselsan Cep Telefonlarının üstüne toprak dökmediler mi?

Baykar’da yaşanan casusluk olayı ne ilk ne de son olacak…

Sü uyusa da düşman uyumayacak!

Düşman uyumuyorsa biz de uyumayacağız!

Ve artık MİLLİ DURUŞ göstereceğiz, göstermeliyiz, göstermek zorundayız!

Baykar’daki casus çaldığı bilgileri Perşembe pazarında açtığı tezgahta satmayacaktı! Baykar’daki casusa hard disk çaldıranlar, o bilgileri üniversitelerde derslerde anlatmayacaktı!

Ve Baykar’daki casusu görevlendirilen eller bize çiçek buketleri sunmayacaktı!

Bugün alternatifi olduğu halde kullandığımız her yabancı ürün yeri ve milli üretime değil, bizzat yerli ve milli ruha ihanettir!

İsrail ve Amerika ürünlerini boykottan bahsetmiştik önceki yazılarımızda. Bu boykotu Filistin için yapmayın! Myanmar için yapmayın! Sudan için yapmayın! Doğu Türkistan için yapmayın! YERLİ VE MİLLİ DURUŞ için yapın!

SÜ UYUMAMALI, ÇÜNKÜ DÜŞMAN UYUMUYOR!