Geçtiğimiz hafta iki önemli etkinliğe iştirak ettik.

Şark Üçlemesi (Nureddin Zengi – Selahaddin Eyyubi – Baybars) ile dikkatleri üzerine çeken ve ciddi bir okur kitlesine sahip olan Kastamonulu yazarımız Ali Emre, Cihannüma Derneği misafiri olarak Birlik Vakfı Kastamonu Şubesi binasında davetlilerle buluşarak “Tarihi Günümüze Çağırmak” konulu bir söyleşi gerçekleştirdi.

Tevafuk, bu söyleşiden günler önce de şahsım Ankara’ da Azdavaylılar Derneği’ nin davetlisi olarak “Azdavay Tarihi Gençleri Çağırıyor” konulu bir konferans vermiştim.

İki etkinlikte  de ana konu memleket tarihi oldu.

Tarih, sadece geçmiş olayların anlatılması değil, geçmişin ışığında yarınlara çizilen yolun aydınlatılmasıdır. Geçmiş ibret almak, dersler çıkarmak için öğrenilmeli. Geçmişin hazinesinden geleceğe yön çizebiliyorsanız tarih öğreniyorsunuz demektir!

Biz de Ankara’ da Azdavaylı gençlerimize kendi memleketlerinin tarihi zenginliğini aktararak gelecek hayallerine katkı sunmaya çalıştık.

Ali Emre’ nin söyleşisinde de Kastamonu’ nun sahip olduğu tarihi zenginliği yarınlarımızı şekillendirecek olan gençlerimizle buluşturmanın ne denli önemli olduğunun bir kez daha idrakine vardık.

Anadolu Türk tarihindeki ilk deniz aşırı fethin sahibi Hüsamettin Çoban Bey ile Kırım diyarına açtığımız yelkenler, Fatih’ in dayısı Kemalettin İsmail Bey’ in İstanbul önlerine demirleyen donanması ile fethi yüreklerimize işledi.

Cem  Sultan’ı şair yapan şehrin Nasrullah Kadılar, Yakup Ağalar, Sinan Beyler, Frenkşah Cemaleddinler, Abdülfettah-ı Veliler, Şeyh Şaban-ı Veliler elinde yükseldiği vakıf medeniyetinin zirvelerinde gezindik.

Geçtiğimiz Cumartesi günü Ankara’ da, önümüzdeki Çarşamba günü de Ankara dışında ilk kez Kastamonu’ da İstiklal Marşı’ nın okurla buluşmasının yıldönümü olmasıyla, Milli Mücadelenin kalem komutanı Milli Şair Mehmet Akif’ in Kastamonu’ da yaptığı çalışmalarla, Kutül Amare Zaferi’ nin muzaffer komutanı Halil Paşa, Medine Müdafii Fahreddin Paşa, sivil savunma sanayiinin öncüsü Nuri Paşa ile nice destansı kahramanlığın yurdu olan şüheda şehrinin vefa kapılarını açtık.

Ve Akif’ in Mısır günlerinde, Halil Paşa’ nın Kut Zaferinde, Fahreddin Paşa’ nın Medine müdafaasında Arapların ölümüne yanlarında bulunduğunu bir kez daha hatırladık! Ve İsrail Terör Devleti’ nin tüm insani değerleri ayaklar altına alan vahşeti, soykırımı, katliamı, zulmü karşısındaki sessizliğimizi, duyarsızlığımızı bir kez daha masaya yatırdık.

7 Ekim’ den bu tarafa İsrail terörünü bu satırlarda anlatmaya, İbrahim ateşine su taşıyan karınca olmaya gayret ediyoruz.

Ali  Emre’ nin söyleşisiyle birlikte bir kez daha idrak ettik ki; tarihi günümüzle buluşturamadığımız müddetçe canlı olarak kalmaya devam edecek, insan mertebesine ulaşamayacağız!

Filistinliler’ in topraklarını sattıkları, Filistinliler’ in ve Arapların bizi arkadan vurdukları yalanlarıyla vicdanlarımızın feryadını susturmaya devam edecek;

İsrail soykırımına açıkça destek veren İsrail ve ABD ürünleriyle evlerimizi dolduracak, Filistinli masum çocukların, kadınların, yaşlıların üzerlerine yağan her bombaya biz de katkı sağlamış olmaktan zerrece utanmayacağız!

Tarihi günümüzle buluşturamadığımız müddetçe; Hüsamettin Çobanlar, Kemalettin İsmailler, Fahreddinler, Haliller, Nuriler, Şerifeler, Halimeler, Ferideler, Sabihalar tarihin tozlu sayfalarındaki hamaset yüklü hikayeler olarak kalmaya devam edecek.

Tarih bizi çağırıyor…

Duyuyor musunuz?!