Duyar mısın sesimi, bilmem ki türbende?
Anlatılmaz bir keder, büyük dert var bende.
Bilirim huzursuzsun benim gibi sende.
Türk Milleti bu hale düşer miydi Pir’ im?...
Lailaheillallah düşmezdi dillerden,
Zaferlerle dönerdik yabancı illerden,
İhtişamlı günlerden, bakir sebillerden,
Bir eser yok artık, rezil olduk Pir’ im!...
Hep Avrupa dedikçe; gömüldük çamura,
Sırt çevirdik ilime, aşk kokan hamura,
Evliyalar elinde rızk olan yağmura,
Hurafe deyip geçtik, utanmadan Pir’ im!...
Eller olurdu hani, Allah’ a açılan?
Aminlerle yükselip, nur olup saçılan?
İlim – irfan adına İslam’ dan kaçılan
Şuursuz bir millete dönüverdik Pir’ im!...
Şeyh Şaban-ı Veli’ nin dersini almadan,
Cüneyd-i Bağdadi’ nin yoluna dalmadan,
Mehmet Feyzi Efendi dizinde kalmadan,
Fetvalar verir olduk din adına Pir’ im!...
Evliyalar şehriydi hani Kastamonu?
Bulunmazdı eskiden mekteplerin sonu?
Şimdi gençlik kaynıyor kahvenin balkonu;
Okey, kağıt, zar ile zehirlendik Pir’ im!...
Nasrullah’ ta kimsesiz, garip Kur’ an ağlar,
Nasrullah’ ta hüzünlü bir şadırvan ağlar,
Bir feryat ki dillerde, yüz bin yürek dağlar,
Hasretin kor bir ateş gönüllerde Pir’ im!...
Kul Erdal’ ın yüzü yok gelmeye türbene,
Gelip de uzanmaya tertemiz eline...
Meded Kastamonu’ ya, meded genç nesline;
Üstümüzden duanı eksik etme Pir’ im!...
ERDAL ARSLAN – 1999 / KASTAMONU