Kastamonu'da etkili olan toz taşınımı nedeniyle görüş mesafesi oldukça azalırken, hava kalitesi de büyük bir oranda düştü. Kastamonu Valiliği, Cuma günü gece saatlerine kadar devam etmesi beklenen toz taşınımının yaratacağı tehlikelere dikkat çekti. Sağlık problemlerinden başlayarak, ulaşım aksamalarına kadar uzanan bir dizi olumsuz etkiye karşı vatandaşları uyardı.
Toz taşınımı ile ilgili Kastamonu Valiliğinden yapılan açıkla şu şekilde:
"Cuma günü gece saatlerine kadar devam etmesi beklenen toz taşınımının meydana getireceği, başta sağlık problemleri olmak üzere görüş mesafesinin düşmesi, hava kalitesinin azalması, çamur şeklinde yağış, ulaşım aksamaları gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir."
TOZ TAŞINIMI NEDİR?
Tabiatın toz fırtınası, sadece bir hava olayı değil, dünyamızın ekosistemi için kritik bir dengeyi de etkiliyor. Toz taşınımı, kısaca yerdeki tozun rüzgarın etkisiyle havaya taşınması olarak tanımlanıyor. Atmosferdeki en baskın aerosol çeşitlerinden biri olan Mineral Toz Partikülleri (Çöl Tozları), Dünya ekosistemi için hayati önem taşıyor.
Çöllerden kalkan tozlar, atmosferin üst tabakalarına yükselerek uzun mesafeler kat ediyor. Göreceli olarak daha büyük olan toz parçacıkları, kaynak alanlarının yakınlarında çökerken, küçük olanlar ise binlerce kilometre yol alabiliyor. Dünyadaki başlıca toz kaynak alanları arasında Sahra Çölü, Arabistan Yarımadası, Gobi ve Taklamakan çölleri, Güney Amerika ve Avustralya'daki çöller öne çıkıyor.
TOZ TAŞINIMI NEDEN OLUR?
Toz taşınımının nedenleri arasında doğal faktörlerin yanı sıra insan faaliyetleri de bulunuyor. Deniz spreyleri, çöl tozları ve volkanik faaliyetler doğal kaynaklar olarak kabul edilirken, endüstriyel veya evsel yanma, ulaştırma, tarım, inşaat ve madencilik gibi insan etkisiyle ortaya çıkan faktörler de önemli bir rol oynuyor.
Yapılan farklı modelleme çalışmalarına göre, atmosfere atılan tozun büyük bir kısmı doğal kaynaklı olsa da, antropojenik emisyonlar da önemli bir paya sahip. Bazı çalışmalar, insan faktörlerinin, özellikle 1750 ile 20. yüzyılın son çeyreği arasında, küresel toz emisyonlarını ikiye katlayabileceğini öne sürüyor. Bu da toz taşınımının sadece doğal bir olgu olmadığını, aynı zamanda insan etkisiyle de yoğunlaştığını gösteriyor.
