Geçen hafta sonu restoranlara yönelik başlatılan boykot hareketi, sektör temsilcileri tarafından eleştirilere maruz kalıyor. İddialara göre, restoranlarda uygulanan fahiş fiyatlar nedeniyle başlatılan boykotun ardından, sektör temsilcileri aklıselimin galip geldiğini ve işletmelerde herhangi bir düşüş yaşanmadığını savunuyorlar. Ancak, tepki çeken bu iddiaların alternatif bir açıklaması da var.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) meclisine taşınan konuşmalarda, restoranların fiyat politikalarını savunanlar, suçu enflasyona atıyorlar. İş insanları, alım gücünün düşmesiyle birlikte her şeyin pahalı hale geldiğini dile getiriyorlar. Ancak, bu açıklamaların gerçekleri yansıtmadığını düşünenler de var.
Özellikle sosyal medyada yayılan #fahişyemeğeboykot kampanyasına rağmen, restoranlarda herhangi bir düşüş yaşanmadığı belirtiliyor. Ancak, bu durumun sadece restoranlarla sınırlı olmadığını düşünenler, toplam yeme içme harcamalarındaki paydaki düşüşe dikkat çekiyorlar. Merkez Bankası verilerine göre, banka kartı ve kredi kartı harcamalarından alınan payın düşmesi, yeme içme sektöründe bir durgunluğun işareti olarak yorumlanıyor.
Restoran ve otellerin fiyat artışlarında zirveye yerleştiği belirtiliyor. Enflasyon sepetindeki paylarıyla dikkat çeken bu sektörlerde, fiyat artışlarının özellikle yüksek olduğu vurgulanıyor. Ancak, işletmecilerin enflasyonu suçlaması, tüketicilerin tepkisini çekiyor. Alışverişin her alanında artan fiyatlarla mücadele eden tüketiciler, restoranlardaki fiyat artışlarını da dikkate alıyorlar.
Restoranlardaki fiyat politikalarıyla ilgili yaşanan tartışmalar, sadece işletmecilerle sınırlı değil. Tüketicilerin alım gücünün düşmesi ve genel ekonomik koşulların etkisiyle, her geçen gün artan fiyatlar, sektördeki durgunluğun ve tepkilerin nedenlerinden sadece birkaçı olarak öne çıkıyor. Bu bağlamda, restoranların fiyat politikalarını değerlendirirken, daha geniş bir perspektifin de dikkate alınması gerektiği belirtiliyor.
