İki Cihan Serveri, Kainatın Efendisi, Yüce Mevlanın Habibim dediği Hz. Muhammed (sav) Efendimiz’ in İslam Dünyasına ve insanlığa örnek teşkil eden en güzel ahlakının en müesseseleşmiş en güzel halidir Vakıf Medeniyeti.

Hiçbir karşılık beklemeksizin, hiçbir teşekküre, minnete, borca kapı aralamaksızın sadece iyiliği, sadece merhameti, sadece dayanışmayı gaye edinmiş bir anlayıştır Vakıf Medeniyeti.

Yolcunun, hastanın, yetimin, öksüzün, garibin, gurabanın, kimsesiz kalmışın kimsesi, koruyucusu, sahip çıkanı, el uzatanıdır Vakıf Medeniyeti.

Doğduğunda gözünü açtığın şifahane, kundağa sarıldığın beşik, eğitim hayatına başladığın sıbyan mektebi, ilim aşkını perçinlediğin medresedir Vakıf Medeniyeti.

Karnını doyurduğun imarethane, bedenini temizlediğin hamam, ruhunu temizlediğin camidir Vakıf Medeniyeti.

Karlı dağların zirvesinden kavuran güneşin kumsalına serinlemen için buz taşıyan: gelinlik çağına gelmiş öksüz, yetim ve fukara genç kızların çeyiz sandığını hazırlayan; tahsil gören talebenin tepeden tırnağa giyim kuşamını, ders kitap ve defterini hazırlayan; kitap tamir eden, piknik yaptıran, geziye çıkaran ince bir ruhtur Vakıf Medeniyeti.

Ve Vakıf Medeniyeti’ nin en güzel örnekleriyle doludur Kastamonu diyarı.

Atabeygazi’ nin yadigarı okulda her yıl öğrenciye helva ikramı ile başlatırsınız eğitim öğretim dönemini mesela…

İsmail Bey’ in emanetinde Deve Hanı’ nda develere fazla yük yükleyen kervancılara ceza kesildiğini görürsünüz mesela…

Nasrullah Kadı Camii’ nde yıpranmış kitapların tamir edildiğine hayret edersiniz mesela…

Reisülküttap Hacı Mustafa Efendi’ nin Gölköy’ deki medresesinde her baharı piknikle karşılarsınız mesela…

Vakıf Medeniyeti insanlığın, merhametin, iyiliğin, güzelliğin zirvesidir vesselam…

Ne mutlu vakıf kuran ecdada.

Ne mutlu vakıf ruhunu yaşayan ve yaşatanlara…