Açıklamada, CHP’nin tarihsel bir tutarlılık içinde Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümünü savunduğu vurgulanarak, Meclis’te yürütülen Komisyona desteğin sürdüğü belirtildi.
Parti açıklamasında, “Kürtlerin varlığını inkâr edenlere karşı bu meselenin var olduğunu cesaretle dile getiren ve çözüm önerileri sunan biz olduk. Bugün de barış ve çözüm için atılacak samimi adımların destekçisiyiz” denildi.
Meclis’te 11 partiden 51 milletvekilinin yer aldığı Komisyonun 18’inci toplantısını yaptığı hatırlatılan açıklamada, kayyım uygulamaları ve siyasi davalarla demokratik siyasetin baskı altına alındığı ifade edildi.
CHP, bu koşullarda İmralı’ya gitmesi planlanan Komisyon heyetine parti olarak üye verilmeyeceğini duyurdu.
Parti tarafından yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde oldu:
“Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tarihsel bir tutarlılık içinde, Kürt meselesinin demokratik yollardan çözümünü her zaman savunduk, savunmaya devam ediyoruz.
Birileri bırakın Kürt sorununu, Kürtlerin varlığını bile inkâr ederken, biz bu sorunun var olduğunu cesaretle dile getiren ve çözüm önerileri sunan partiyiz.
Dün olduğu gibi bugün de barış ve çözüm için atılacak samimi adımların sonuna kadar destekçisiyiz.
Mesele’nin, Meclis çatısı altında kurulacak bir komisyon marifetiyle, milletten bir şey saklanmadan, şeffaflıkla konuşulması ve çözümü fikrinin sahibiyiz.
Bundan sonra da Terörsüz ve Demokratik Türkiye’yi inşa etmenin kararlılığıyla, milletimize karşı sorumluluğumuzun gereği olarak Komisyonda olacağız.
Meclis’teki komisyon, bugün 18’inci toplantısını yapmaktadır.
Ancak geldiğimiz aşamada, milli iradeye ipotek koyan kayyım uygulamaları sürmektedir.
Kürtlerin, belediye meclislerine girmesini suç sayan utanç davalarında insanlar aylardır cezaevlerinde yatmaktadır.
10 yılı bulan siyasi tutukluluklarda hiçbir ilerleme kaydedilememiş, aksine yeni siyasi davalarla demokrasimiz darbeci bir kuşatma altına alınmıştır.
Demokratik siyasetin önü açılmak yerine, siyasi davalarla daha da tıkanmıştır.
Böyle bir dönemde, iç barışımızı sağlamak için bu sorunlara çözüm üretilmesi gerekirken, tüm meselenin İmralı’ya gidip gitmeme konusuna sıkıştırılmasına milletimizin rızası yoktur.
Bu kararın olmazsa olmaz olarak tanımlanması, tarihi bir kavşak ve tek seçenek olarak öne sürülmesi Komisyonun kuruluş amacıyla uyumlu değildir.
Elbette sürece katkı verecek her görüş kıymetlidir.
Bu amaçla, devlet yetkilileri İmralı ile zaten görüşmekte, milletvekillerinden oluşan bir heyet de Ada’ya gidip gelmektedir.
Komisyonumuzda 11 Partiden, 51 milletvekili bulunmaktadır.
Ama Komisyonumuzun Başkanı bile olmadan, sadece 5 milletvekilinin Ada’ya gitmesi yerine, teknolojik imkânlardan yararlanarak, daha kolay, daha katılımcı ve daha tartışmasız bir sürecin yönetilmesi mümkündür.
Siyaset emirvakiler üzerine tutum almakla değil, toplumun ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre yapılır.
Toplum; kayyımların kaldırılması, AYM ve AİHM kararlarının uygulanması ve demokratik siyasetin önünün açılması gibi olmazsa olmaz, kolay ilk adımların bile atılmadığı bu süreçte bu ısrarın, çözüm iradesine hangi katkıyı yapacağına ikna değildir.
Bu doğrultuda, Ak Parti başta olmak üzere diğer partilerin kararıyla İmralı Adası’na gidecek Komisyon heyetine partimizden üye vermeyi doğru bulmuyoruz.
Hatırlatmak isteriz ki: Bugün herkesin ne diyeceğini beklediği Cumhuriyet Halk Partisi, bir kapatma davasıyla karşı karşıyadır.
Seçilmiş 16 belediye başkanımız ve Cumhurbaşkanı Adayımız hapistedir.
Kadınlara, çocuklara ve ailelere zulmedilmektedir.
Ama Partimiz her şeye rağmen, demokrasi, barış ve çözüm umuduyla bu Komisyonda kalmaya devam etmektedir.
Eğer bu milletin barış umutları 10 yıl önce olduğu gibi bir kez daha şahsi hırs ve ihtiraslarla heba edilmeye çalışılırsa, Cumhuriyet Halk Partisi durduğu yerde kararlılıkla durmaya devam edecektir.
Partimiz bu ülkeye barışı da demokrasiyi ve adaleti de getirecek iradeye sahiptir.”





