Ortak Akıl, Güçlü Şehir” Çalıştayı’na Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cafer Güneş, SP İl Başkanı Kadir Yalçın, Büyük Birlik Partisi İl Başkanı Salih Çakmak, Gelecek Partisi İl Başkanı Harun Acar, MÜSİAD Başkanı Sadık Kışlı, Kastamonu Üniversitesi Orman fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korhan Enez, Kastamonu Kalkındırma Derneği(Kal-Der) Yönetim Kurulu Başkanı Tugay Civelekoğlu, SP Sosyal İşler Başkanı Burhan Özel, Çankırı Kastamonu Tabipler Odası Başkanı Ahmet Özden, Gelecek Partisi İl Başkan Yardımcısı Ünal Borucu, Daha İyisi Mümkün Kastamonu Platformu Kurucusu Fatih Köse, Anadolu Gençlik Derneği, Milli Gençlik Vakfı Kastamonu Şube Başkanı Ahmet Savcı, Emekli Öğretmen Hasan Acar, Berberler ve Kuaförler Odası Başkanı Cahit Kıcıroğlu, Yeniden Refah Partisi STK Başkanı Bekir Öztürk, Çatalzeytin’den Celal Çetinkaya ve Furkan Günaydın başta olmak üzere diğer davetliler katıldı ve düzenlenen çalıştayda konuşma yaptı.
Kastamonu Kalkındırma Derneği(Kal-Der) Yönetim Kurulu Başkanı Tugay Civelekoğlu tarafından SP Genel Başkan Yardımcısı Cafer Güneş’e Kastamonu Sancağı bulunan çerçeveli resim verildi.
Açılış Konuşmasını gerçekleştiren Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın; “Yönetimimizin değerli başkanları, sivil toplum kuruluşlarımızın temsilcileri ve başkanları, derneklerimizin kıymetli başkanları, çok değerli basın mensuplarımız, sendika temsilcilerimiz; Hepiniz, yerel sorunları yerinde çözebilmek adına düzenlediğimiz “Ortak Akıl, Güçlü Şehir” çalıştayımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Saadet Partisi Sosyal İşler Başkanlığı olarak düzenlediğimiz bu programdaki amacımız; Kastamonu özelinde, ülkemizin içinde bulunduğu durum karşısında neler yapabileceğimizi hep birlikte değerlendirmektir. Kastamonu’nun öncelikli sorunları nelerdir, bu sorunlara yönelik çözüm önerileri nelerdir sorularına birlikte cevap aramak istiyoruz. Bu doğrultuda, genel merkezimizin de tavsiyeleriyle bir çalıştay programı organize ettik. İnşallah bu program, hem Kastamonu’muza, hem ülkemize, hem de bütün insanlık âlemine hayırlar getirir. Programın formatını sizlere kısaca aktarmak isterim. Biz Saadet Partisi olarak buraya konuşmak için değil, sizleri dinlemek için geldik. Kastamonu'daki sorunları ve çözüm önerilerini sivil toplum kuruluşlarımız, derneklerimiz, akademisyenlerimiz ve kanaat önderlerimiz olarak siz değerli katılımcıların görüşleriyle masaya yatırmak istiyoruz. Bu çalıştayın sonunda elimizde hazırlanmış bir rapor olmasını hedefliyoruz. Bu raporla birlikte, hem genel merkezimizde hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Kastamonu’nun dertlerini gündeme getirmek ve çözüm anlamında somut adımlar atmak istiyoruz. Gayemiz budur. Sözü fazla uzatmadan mikrofonu sizlere vermek istiyorum. ’Kastamonu’da ne yapmalıyız, önceliklerimiz nelerdir?’ Bunları sizlerden dinlemek istiyoruz” dedi.
“Bu programda derdimiz, Kastamonu’dur”
Programın amacına değinen Saadet Partisi Sosyal İşler Başkanı Burhan Özel; “ Saadet Partisi Sosyal İşler Başkanlığı olarak gerçekleştirdiğimiz bu programda derdimiz, Kastamonu’dur. Ülkemizin içinde bulunduğu durum hepinizin malumudur. Bu durumda, bizler Kastamonu için ne yapabiliriz? Kastamonu’nun öncelikli sorunları nelerdir ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri neler olabilir? İşte bu başlıklar altında, sorunları yerinde tespit etmek ve çözüm üretmek amacıyla bu çalıştayı organize ettik. Bu organizasyonu genel merkezimizin de tavsiyeleri doğrultusunda gerçekleştirdik. İnşallah bu program, Kastamonu’muz için, ülkemiz için ve hatta bütün insanlık için hayırlara vesile olur. Programın formatı hakkında da sizlere kısa bir bilgi vermek isterim. Saadet Partisi olarak buraya konuşmak için gelmedik, sizleri dinlemek için geldik. Kastamonu’da yaşanan sorunları ve çözüm yollarını; sivil toplum kuruluşlarımız, derneklerimiz, akademisyenlerimiz ve kanaat önderlerimiz olan siz değerli katılımcılardan dinlemek istiyoruz. Bu konuları birlikte masaya yatırmak ve sonucunda elimizde kapsamlı bir çalıştay raporu bulundurmak istiyoruz. Hazırlanacak bu rapor sayesinde biz de Saadet Partisi olarak, hem genel merkezimizde hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Kastamonu’nun dertlerini ve sorunlarını gündeme getirip çözüm noktasında somut ve pozitif adımlar atmayı hedefliyoruz. Amacımız ve gayemiz budur. Bu nedenle sözü daha fazla uzatmadan mikrofonu sizlere bırakmak istiyorum. “Kastamonu’da ne yapmalıyız? Önceliklerimiz nelerdir?” Tüm bu sorulara sizlerin katkılarıyla yanıt arayacağız. Tekrar hepinize saygılarımı sunuyor, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum” ifadelerine yer verdi.
Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korhan Enez yaptığı konuşmasında, “Kastamonu’da sürdürülebilir yönetim anlayışı içinde kısa orta ve uzun vadede planların ortaya konularak, öncelikle uzun vadeli planın hazırlanması ile başlanmalıdır. Kastamonu ili özelinde Doğu ve Batı çevre yolu arasındaki alanların bugünden kullanım durumunu ortaya koyan ve bu doğrultuda alt yapı çalışmalarının planlanması gerekir.
Kastamonu ili merkezinde toplu taşımanın yeniden nüfus yoğunluğuna demografik dağılıma bağlı olarak planlanması, rotalarının güncellenmesi gerekir. Öncelikle Üniversite güzergâhındaki Bayrak kuşağının yenilenerek döner kavşak haline getirilmeli, eğitim Fakültesinin önündeki geçiş kapatılmalıdır. Beraberinde şehir içinde raylı sistemleri ön görülen diğer şehirlere demiryolu bağlantıları da göz ardı edilmemelidir” dedi.
Kastamonu Kalkındırma Derneği(Kal-Der) Yönetim Kurulu Başkanı Tugay Civelekoğlu Çalıştay’da yaptığı kouyşmasında, “Kastamonulu olmak Herkese nasip olmaz. Kastamonu'da da yaşamak herkese nasip olmaz diyorum. Çünkü Kastamonu çok önemli bir şehir. Bugün dünya tarihi bu şekilde akıyorsa Kastamonu burada çok büyük bir aktördür. İstanbul'un fethini de değerlendirebiliriz bu konunun içerisinde. Cumhuriyetimizin kuruluşunu da değerlendirebiliriz bu konuda diyorum. Onun için biz Kastamonu olarak maalesef çok büyük bedeller ödeyerek buralara gelen bir iliz. Ama buna karşı 100 yıllık süreden bahsetmek istiyorum. Hak ettiğimizi alamamışız. Bugün nüfus olarak biz 370 bin 380 bin civarında seyrediyoruz ama Biz 30'larda 40'larda 400 bin üzerinde bir nüfusumuz varmış ve Türkiye'nin nüfusu da o zaman 17-18 milyonmuş. Yani İstanbul 700 binlerdeyken biz 400 binlerdeyiz. Ankara 500 binlerdeyken biz 400 binlerdeyiz. Yani bu nedenlerine aslında araştırılması gereken bir konu diye düşünüyorum. Onun için Kastamonu olarak ülkemizin ve ilimizin temel sorunlarından bir tanesi diyoruz ki biz kimiz, neyiz ve kimleri temsil ediyoruz, bu dünyaya biz niye geldik diye kendimizi sorgulamamız lazım diye düşünüyoruz. Eğer böyle olursa bazı şeyleri başlama noktasında önemli bir nokta olacağını düşünüyoruz. Biz burada 2 yılı geçtik kurulalı ama Kastamonu'nun bir değişik bir sesi olmaya çalışıyoruz. Bu noktada da faaliyetlerimiz oluyor. Kastamonu nüfusu yani yüzölçümü olarak %70'i orman. %70'i orman olan bir yerde maalesef biz bunlardan hiçbir şekilde faydalanamıyoruz. Bir proje oluyor ortada 100 metrekare bir alan oluyor, orman arazisi. Proje yatıyor. Dokunamadığımızdan dolayı ve Kastamonu burada bir gelir anlamında hiçbir girdisi yok. Bunun için biz dedik ki şu an ülkemizdeki kanunlardan bir tanesi toprağın altındaki madenlerle ilgili. Burada belli bir oranda eğer özel idare sınırları içerisindeyse özel idareye belediye sınırları içerisindeyse belediyeye belli bir pay aktarılıyor. Biz de diyoruz ki toprağın altı maden ise toprağın üstü de maden. Burada satışlar oluyor, orman envali satışları oluyor. Buradan Kastamonu'ya bir pay girsin diyoruz. Nasıl toprağın altındaki madenler noktasında böyle bir kanun varsa burada oluşsun diyoruz ve bunun için de çalışma yaptık. İnşallah kanun teklifi hazırlıyoruz. Bu konuda siyasi partilerimize, siyasetçilerimize biz hazırlayıp bunu da takdim edeceğiz ve bu sadece Kastamonu'da ilgilendiren bir konu değil. Karadeniz’i de ilgilendiren bugün Akdeniz’i de ilgilendiren bir konu. Çünkü onlarda da orman var. Onlara da bir şekilde girdi olmuş olacak ve biz de tarihi misyon olarak Bayrak bizde çünkü Kastamonu’ya yakışır bir faaliyeti hayata geçirmiş olacağız diye düşünüyoruz. Demin Tabipler Odası başkanımız da ifade etti sağlık noktasında. Şimdi bizim elimizde faaliyette olup daha sonra bir şekilde kapanan bir özel hastanemiz var. Bu özel hastane çok kapsamlı, çok geniş bir ruhsata sahip bir hastane. Ama şu an belediyede şu an ruhsat ve belediyemizden bunun bir şekliyle hayata geçilmesi noktasında isteğimiz, arzumuz oldu ve bunda ısrarlı bir şekilde üzerine gidiyoruz. Çünkü bu hastane sadece sağlık alanında değil, Kastamonu'muzun turizmine de direkt etki yapabilecek bir konu. Çünkü diğer ülkelerden gelen turistler baktıkları kıstaslardan bir tanesi de gittiğimiz yerde bizim sağlık sistemimiz orada geçerli mi orada biz sağlık alabiliyor muyuz noktasında bakışları var. Şu an özel hastane boyutunda maalesef bu normlarda hastanemiz yok Kastamonu'da ama o hastanemiz açılırsa o normlara uygun bir hastane burası. Dolayısıyla sadece sağlık değil, turizm de önünü açabilecek bir konu. Onun için biz Kastamonu'muzdan hassas davranılmasını istiyoruz bu konu noktasında. Bunu da ifade etmek isteriz. Burada bir de ben maalesef Kastamonu olarak bir bütünleşmeyi, bir araya gelmeyi, o kültürü bir arada durmayı maalesef beceremiyoruz. Yetmişte becermişiz ama bunu ne hikmetse bugün biz bunu yapamıyoruz. Burada üniversitenin olmasını isterdik. Çünkü Üniversite her ilde lokomotif görevi üstlenen bir yer. Ama maalesef üzülerek ifade etmek istiyorum. Kastamonu'da biz bu üniversitemizi lokomotif noktasında göremiyoruz, üzülüyoruz. Kastamonu'yu bir bütün olarak kabul etmelerini istiyoruz buradan. Ama maalesef onlar belli bir kesimde oturup, belli bir kesimde toplantılar yapıp, kalkıp gitmeyi tercih ediyorlar. İnşallah bunları da göz önüne alırlar diye düşünüyoruz. Bir plan program noktası üzerinde herkesin fikriyatı bu. Çok şükür bu noktada bizler bir kademe aldık plan program noktasında. Kastamonu’muzun 100 yıllık planı dedik. Bu 100 yıllık planı biz derken hocam da uzun orta vade şeklinde ifade etti. 100 yılı biz şunu için söyledik. Biz bu planı programı kendimiz için yapmıyoruz. Bizden sonrakilere yapıyoruz diye 100 yıllık plan ifadesini kullandık. İnşallah bunu yapacağız. Somut olarak da birkaç adım attık bu noktada. 2 yıldır bu işin üzerinde düşünüyoruz, ifade ediyoruz. İGM ile beraber şu an, çünkü İGM Kastamonu tamamını temsil ediyor. Orada partilerimiz, seçilmiş insanlarımız var. Onlarla beraber inşallah bu 100 yılı planı hayata geçireceğiz. Komisyon olarak İGM’de kabul edildi. Bu konu bir nevi harekete geçildi bu konuda. Bunu yapmamız lazım. Çünkü tarihimiz istiyor. Kastamonu olarak bize bu iş düşüyor. Çünkü biz inanıyoruz ki bu her il kendi önceliklerini ve kendi elindeki imkânlarını ortaya koyarsa bu ülkenin kalkınmasına etki yapacaktır. Onun için yerelden kalkınma diyoruz. Yerelden genele doğru bir kalkınma modeli hayal ediyoruz. İnşallah biz Kastamonu olarak bunu gerçekleştirirsek yüzyıllık plan noktasında diğer illerde yaptığı zaman ülkemiz birden hızlı bir şekilde ayağa kalkacak diyorum” dedi.
“İlk dikkat etmemiz gereken şey bence üslup olmalı”
Toplantıda selamlama konuşması yapan, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cafer Güneş ise; “Türkiye ve illeri hakkında çeşitli raporlar sunuluyor. Değerli arkadaşlar, biz bu çalıştayları küçük çaplı da olsa yapmayı kendimize bir görev addediyoruz. Buraya on kişi de, beş kişi de, bir kişi de gelse bu toplantıları gerçekleştirmeye kararlıyız. Çünkü biz siyasi bir parti olarak, sizlerden aldığımız destekle bu faaliyetleri sürdüreceğiz. Benim beş yıllık il başkanlığım ve bir dönem de milletvekilliğim oldu. Gerek il başkanlığım, gerekse milletvekilliğim, Erbakan gibi bir başbakanın ve parti genel başkanının yanında geçti. Onunla birçok özel sohbette bulundum, baş başa görüşmelerimiz oldu. Diyeceksiniz ki: “Bu kadar genç yaşta nasıl Erbakan’la oturup konuştunuz?” Yeminle söylüyorum; onu sadece dinlemekle kalmadım, zaman zaman itirazda da bulundum. Ancak bu işin bir yerel boyutu var, bir de genel boyutu. Genele girerken ilk dikkat etmemiz gereken şey bence üslup olmalı. Burada farklı siyasi partilerden arkadaşlarımız var. Ayaklarına sağlık, geldiler, katıldılar. Teşekkür ediyorum. Şimdi düşünün: Kendi partim dışındaki tüm partilere hakaret etsem, onlara "zillet" desem, bir daha bir araya gelmemiz, ülke meselelerini konuşmamız mümkün olabilir mi? Sadece sohbet bile edemeyiz. Yukarıya bir bakın, siyasilerin birbirlerine söylediklerine kulak verin. Saadet Partisi olarak bizim şiarımız şudur: "Hiçbir parti bu ülkenin düşmanı değildir, hiçbir insan da art niyetli değildir." Hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız. Ortak amacımız Türkiye’nin kalkınması, ileri gitmesidir. Bu nedenle birbirimizle selamlaşacağız, oturacağız, konuşacağız. Bunun ilk adımı da Yunus Emre’nin sözünde gizlidir: "Söz ola kese savaşı, söz ola bitire işi." Atalarımız da “İnsan kıyafetiyle karşılanır, sözüyle uğurlanır” demiş. Türkiye’nin en büyük eksiği para değil, üsluptur. Birbirimize “Nasılsın? İyi misin?” demek bu kadar zor mu? Türkiye’de kutuplaşma bilinçli şekilde teşvik ediliyor. Çünkü kutuplaşma üzerinden iktidar inşa ediliyor. "Aman siz gitmeyin, yoksa şu gelir" denilerek 70 yıldır böyle yönetiliyoruz. Bu anlayışla ileri gitmemiz mümkün değil” değerlendirmesinde bulundu.
,
“Herkesle konuşabilen, herkesle görüşebilen bir parti olduk”
Yerel ve genel olarak hizmetleri değerlendiren, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cafer Güneş; “Almanya örneği verildi. Almanya 1945’te savaştan çıktı, 1960’ta Türkiye’den işçi almaya başladı. Yani 15 yılda toparlandı. Çünkü bir altyapısı vardı. Oysa biz 1923’te Cumhuriyeti kurduk, 2023’te 100. yılını kutladık ama hâlâ dış borç almak zorundayız. Siyasetçiler kolay yolu seçiyor. Gelip “sağcı, solcu, Alevi, Sünni” diyerek insanları ayrıştırıyorlar. Seçimi alıp gidiyorlar. Sonra yine aynısı. Saadet Partisi bu yola tevessül etmedi. Herkesle konuşabilen, herkesle görüşebilen bir parti olduk. Bunun da meyvesini aldık. 1973 seçimlerinde hiçbir parti tek başına iktidara gelemedi. 1974'te CHP ile MSP koalisyon kurdu. Eleştirildik, sokakta yürüyemez hale geldik. Ama bu cesareti gösterdik. PETLAS örneğini anlatayım: Koalisyon döneminde, bir fabrikanın nereye kurulacağı tartışması üç hafta sürdü. Sonunda Recai Kutan araştırma yaptı ve Kırşehir’e kurulmasına karar verildi. PETLAS yapıldı, sonra iktidar değişince fabrika kapatılmak istendi. Ancak yeniden iktidara geldiğimizde PETLAS özelleştirildi. Bugün 4.700 kişi çalışıyor, 118 ülkeye ihracat yapıyor, Kırşehir ekonomisine aylık 200 trilyon katkı sağlıyor. Bu tür yatırımlar lokomotif etkisi yaratır. Deprem bölgeleri gibi yerler için özel planlama yapılmalı. Akademisyenlerin raporları çok önemli. Onlar mutfakta çalışır, biz siyasetçiler sahnedeyiz. Ama işin özü onların çalışmalarıdır. Türkiye’nin nüfusu artıyor. Bu artışa göre eğitim kurumları açılmalı, mezunlara iş sahaları yaratılmalı. Üretmeden tüketen bir toplumuz. Öğrencilerimizi yetiştiriyoruz ama iş bulamadıkları için başka ülkelere gidiyorlar. Biz ise onların ürettiklerini dışarıdan pahalıya alıyoruz. Sanayicileri gezdiğimizde çırakların çoğunun Suriyeli olduğunu gördüm. Bu hızla giderse, gelecekte dükkan sahipleri de onlar olacak. Çünkü biz çocuklarımızı üniversite mezunu yapıyoruz ama meslek sahibi yapamıyoruz. Sonuç: Ev gençleri, ev erkekleri. 5 milyon kişi evde bekliyor. Bir bakan, “Suriyelileri gönderirsek sanayi çöker” dedi. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye gibi bir ülkede çalışacak insan bulamıyoruz. Çünkü tarım bitti, hayvancılık bitti, üretim durdu. Sadece inşaata dayalı ekonomi sürdürülemez. Bugün Ankara’da 500 kişilik bir otelde üç parti uyuşturucuyla ilgili toplantı yapıyor. Uyuşturucu sadece içki, madde değil; teknoloji bağımlılığı da bir uyuşturucudur. Çocuklarımız kumara bulaşıyor, ekranlara esir olmuş durumda. Üniversiteden gelen veriler korkunç. Geçen yıl bir programda, ekonomik durumu çok iyi olan bir kadın, tek çocuğunun uyuşturucu müptelası olduğunu anlattı. Sorun sadece varoşlarda değil, her haneye kadar girmiş durumda” diye konuştu. (Cengiz MUHZİROĞLU)