Kastamonu’nun Osmanlı tarihindeki önemli rollerinden biri daha gün yüzüne çıkıyor. Osmanlı saray teşkilatının en prestijli askerî sınıflarından biri olan Zülüflü Baltacılar’ın ağırlıklı olarak Kastamonu’dan seçilen gençlerden oluşuyordu.
KRİTİK ROLLERİ HEP KASTAMONULU ASKERLER ÜSTLENİRDİ
Osmanlı Devleti’nin iç teşkilatında yer alan Zülüflü Baltacılar, Topkapı Sarayı’nda görev yapan seçkin bir askerî sınıftı. IV. Murad döneminde büyük önem kazanan bu grup, padişahın güvenliğini sağlama ve saray hizmetlerinde kritik roller üstlenme gibi görevlerle donatılmıştı. Yapılan araştırmalar, bu askerî sınıfın önemli bir kısmının Kastamonu ve çevresinden seçildiğini ortaya koydu.

NEDEN KASTAMONU?
Uzmanlara göre, Osmanlı’nın Zülüflü Baltacılar için Kastamonu’yu seçmesinin sebepleri şunlardı:
🔹 Fiziksel Dayanıklılık: Kastamonu’nun sert iklimi ve zorlu coğrafyası, burada yetişen gençleri dayanıklı, güçlü ve çevik bireyler haline getiriyordu.
🔹 Sadakat ve Güven: Osmanlı, saray içi hizmetlerde güvenilir bireyleri tercih ediyordu. Kastamonulular, tarih boyunca Osmanlı’ya olan sadakatleri ve bağlılıklarıyla tanınıyordu.
🔹 Baltacılığın Ormanla İlişkisi: Zülüflü Baltacılar, balta kullanımında ustalaşmış kişilerden oluşuyordu. Kastamonu’nun geniş ormanları ve ormancılık kültürü, buradan seçilen gençlerin bu işe yatkın olmasını sağladı.

GÖREVLERİ NELERDİ?
Zülüflü Baltacılar, Osmanlı ordusu ve sarayı için birçok kritik görevi yerine getiriyordu:
✅ Seferlerde padişah çadırlarını kurma ve kaldırma
✅ Yolları temizleme ve ordunun güvenliğini sağlama
✅ Saray içinde harem kapılarının korunması
✅ Divanhane’de padişahın yakın koruması olarak görev yapma
KASTAMONU’NUN OSMANLI’DAKİ ROLÜ
Zülüflü Baltacılar, yalnızca fiziksel güçleriyle değil, aynı zamanda Osmanlı sarayına olan sadakatleriyle de öne çıkıyordu. Padişahın her zaman koruyucusu olan Zülüflü Baltacılar, önceleri devşirmeler arasından, son zamanlarda ise Kastamonu dağ köylerinden getirilen çocuklar arasından seçilirdi. Zülüflü Baltacılar Koğuşu'nda kalanların sayısı 120-200 kişi civarındaydı. Zülüflü Baltacılar Harem'e odun taşınması, tahtın gerektiği zaman Babüssade önüne getirilip götürülmesi, Divanhane'nin korunması ve bakımı gibi birçok görevde bulunurlardı. Zülüflü Baltacılar sefer sırasında zafer kazanılması için sancak altında Kur'an okurlardı. Sadrazamlık yapmış Baltacı Mehmed Paşa bu ocaktan çıkmıştır.
1211-1212 tarihi ile birlikte Kayı Boyundan olan Emir Hüsameddin Çoban Bey tarafından bölge tamamen Türk hâkimiyetine geçirilir ve böylece Kastamonu’da Çobanoğulları Beyliği kurulur. Yaklaşık olarak 1295’li yıllara kadar hüküm süren bu beylikten sonra, Eflâni tımarına bağlı Şemseddin Yaman Candar tarafından yine Kastamonu merkezli Candaroğulları Beyliği kurulur. Bu dönemde kent bir ilim ve sanat merkezi haline gelerek, dönem Türk-İslam dünyası içerisinde saygın bir konuma yükselir. 1461 tarihine gelindiğinde Fatih Sultan Mehmed, beyliği Osmanlı Devleti sınırlarına katarak önemli bir sancak haline getirir.
Osmanlı imparatorluğu döneminde, idari taksimat bakımından, geçmişten gelen bir yönetim merkezi olma özelliğini sürdüren Kastamonu Sancağı, doğuda Samsun, batıda İzmit, güneyde Kalecik ve kuzeydeki doğal sınırı olan Karadeniz sahili ile imparatorluğun geniş bir eyaleti olarak, cumhuriyete kadar bir idari merkez konumunu sürdürmüştür. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte yapılan yeni değişikliklerle Kastamonu 12 ilçe ile birlikte, bir il olma özelliğini korumuştur.
Konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyen tarih meraklıları, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi’nde yayımlanan Ferruh Toruk’un “Topkapı Sarayı Zülüflü Baltacılar Koğuşu” adlı çalışmasına başvurabilir.





