Açılış konuşmalarını gerçekleştiren Kent Müzesi Müdürü Murat Karasalihoğlu; “3’üncü Kuruluş yıl dönümünü, süregelen etkinliğimiz olan Bilim Günleri’nin 7’cisiyle taçlandırdığımız bu özel günde bizi yalnız bırakmadığınız için hepinize çok teşekkür ediyorum. Öncelikle, ülkemizin içinde bulunduğu Bolu'daki faciada yitirdiğimiz canlara Allah’tan rahmet diliyorum. Geride kalanlara sabır, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Bugünkü programımız aslında iki etkinliği birden içeriyor. Bizi bugün yalnız bırakmadığınız için, 2024 yılına dair bir muhasebe yapmak istedik. Çünkü kendimizi bu kente ait en önemli kuruluşlardan biri olarak görüyoruz. Kentlisiyle birlikte var olan ve son 3 yıldır burada bulunan ya da bulunmayan herkesin katkılarıyla büyüyen, inşallah ülkemizin de gururu olacak bir faaliyetin içerisindeyiz. Bu nedenle sizlere müzemizin 2024 yılı faaliyetleriyle ilgili kısa bir sunum yapmak istiyorum” dedi.

Kastamonu’yu bir dönem çalkalayan ünlü oyuncu: Afife Jale Kastamonu’yu bir dönem çalkalayan ünlü oyuncu: Afife Jale

• Kültürel Mirasın Kalbi Kent Müzesi 3. Yılını Bilimle Kutladı (3)

Ekmeğe çok emek verdiğini belirten Ekmek Şefi Dilek Alp; “Ailemdeymişim gibi hissediyorum çünkü buradaki yüzler, simalar bana çok tanıdık geliyor. Belki de Murat ve ailesiyle çok yakın görüştüğüm için böyle düşünüyorum; herkesin yüzü birbirine benziyor gibi geliyor. Ancak Murat’ın beni övmesi beni gerçekten çok mahcup etti. Burada bulunmaktan dolayı çok mutluyum. Murat beni anlatırken, yaptığım şeylerin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha fark ettim.Ekmeğe çok emek verdim, belki 30 yılımı aşmış bile olabilir. Devlete yaptığım asli görevlerimin yanında, hep bu konuda çalışmaya devam ettim. Bu arada, 33 yıllık bir devlet memurluğu geçmişim var. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde başlayan ve İzmit Belediyesi’nde sonlanan bir belediyecilik kariyerim oldu. Görev sürem boyunca her şeyi bu çerçeve içinde yürüttüm. Resmi görevlerle gidip geldim, yıllık tatillerimin hepsini bir şekilde gönüllü hizmetlerle değerlendirdim. Birleşmiş Milletler ’de eğitmenlik gibi özel görevler üstlenmedim, sadece bazı şeyleri aralarda yaptım” diye konuştu.

“3’NCÜ YILINDA, BU GÜZEL JEST BENİM İÇİN BÜYÜK BİR SÜRPRİZ OLDU”

Kuruluşun 3’ncü yılında Kastamonu’da olmanın kendisi için çok büyük bir jest olduğunu söyleyen Dilek Alp; “Bugün burada olmaktan çok mutluyum. Yaklaşık üç yıl önce Murat’ın bu çabalarının altyapısını oluşturduğunu izliyordum. O sıfır kilometredeyken müze için ne kadar çabaladığını, insanlarla iletişim kurduğunu ve büyük hedefler belirlediğini gördüm. Şimdi, 3’ncü yılında, bu güzel jest benim için büyük bir sürpriz oldu. Gerçekten, bu girişimin başlangıç aşamasından bugüne kadar gelmesini görmek beni çok mutlu etti. Bu şehir için çok büyük bir hazine bıraktı. Bunu bir kültürel miras uzmanı olarak söylüyorum. Belki de torunlarımıza kadar ulaşacak bir mirasın temelleri atılmış oldu. Bu projeye katkı sağlayan tüm kurumlara, yöneticilere ve emek veren herkese minnettarım” değerlendirmelerini paylaştı.

• Kültürel Mirasın Kalbi Kent Müzesi 3. Yılını Bilimle Kutladı (1)

“SAĞLIKLI KALABİLMEK İÇİN BU HAMURLARI KEŞFETMEYE BAŞLADIM”

Kendisi için ekmek hikayelerinin nasıl başladığını anlatan Ekmek Şefi Alp; “Bana genelde ilk sorulan soru, “Bu ekmek hikâyesi nereden başladı?” oluyor. Ziraat mühendisiyim, mimarım ve pek çok farklı alanda çalışmalar yaparken ekmek hikâyesinin doğuşu genelde merak ediliyor. İnanın bu pandemi döneminde başlamadı; pandemiden çok önce başladı. Ancak pandemi sürecinde biraz daha şekillendi ve öğretici bir hal aldı. Yaklaşık 35 yıl öncesine, Birleşmiş Milletler görevlerime dayanıyor. Uzmanlık alanım olan kırsal bölgeler ve ilkel kabileler üzerine çalışırken, yaşam koşullarının zorluğu içinde hayatta kalmak için çabalıyordum. Gittiğim yerlerde, yiyeceklerin bana uygun olmadığı koşullarda, hamur benzeri şeyler yapıldığını gördüm. Onların yaşam tarzlarına uyum sağlamak ve sağlıklı kalabilmek için bu hamurları keşfetmeye başladım” açıklamasını yaptı.

“KITALAR ARASINDA KÜLTÜREL BENZERLİKLER OLDUĞUNU FARK ETTİM”

Ekmeğin bir toplumun yaşantı ve medeniyetini anlama yolu olduğunu söyleyen Dilek Alp; “Bu süreçte, kabilelerin ekmeğe yükledikleri anlamı, ritüellerini ve değerlerini gözlemleyerek bir güven alanı oluşturdum. O dönemde cep telefonları olmadığı için kalem ve kâğıtla notlar alarak ciddi bir arşiv oluşturdum. Yıllar geçtikçe bu arşiv büyüdü ve kıtalar arasında kültürel benzerlikler olduğunu fark ettim. Ekmek, bir toplumun yaşantısını ve medeniyetini anlamak için büyük bir şifre gibi. Bu bilgiler, kültürel miras araştırmalarına çok değerli katkılar sunuyor. Ancak başlangıçta tamamen kişisel bir hobi olarak kalmıştı” şeklinde konuştu.

• Kültürel Mirasın Kalbi Kent Müzesi 3. Yılını Bilimle Kutladı (2)

“TÜRKİYE’NİN NİTELİKLİ SEKTÖREL DERGİLERİNDEN BİRİ BU ÇALIŞMAYI FARK ETTİ”

Aldığı eğitimlere değinen Ekmek Şefi Dilek Alp; “Daha sonra Türkiye’nin nitelikli sektörel dergilerinden biri bu çalışmayı fark etti. Ziraat mühendisliği ve buğday konusundaki altyapımdan dolayı, profesyonel bakan bir amatör olarak bu dergide yazmaya başladım. Yaklaşık 14 yıldır düzenli olarak yazıyorum. Zamanla bu işe daha fazla önem vermem gerektiğini düşündüm ve dünyadaki ekmek okullarını araştırmaya başladım. Ben her zaman yaptığım işin altyapısını sağlam bir eğitimle desteklemeyi önemserim. Bu nedenle Fransız mutfak okulu Le Cordon Bleu’nün ekmek bölümünü bitirdim. Ardından Türkiye’nin en iyi mutfak sanatları okullarından biri olan İstanbul’daki okula devam ettim” değerlendirmelerini paylaştı.

Muhabir: Kastamonu İstiklal Gazetesi