Kız kardeşi Behiye’nin, dönemin Kastamonu Valisi Fuat Bey’in eşi olması dolayısıyla bir süre burada kalan Afife, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle büyük zorluklar çekmişti. Sanata adanmış bir ömür, toplum baskısı ve hastalıkla mücadeleyle geçen yıllara rağmen, onun cesareti ve azmi kadın sanatçılar için bir dönüm noktası oldu.

Kastamonu Afife Jale

AFİFE'NİN KASTAMONU GÜNLERİ ÇALKANTILIYMIŞ

1934 yılında Kastamonu’da çekilmiş bir fotoğrafta, Afife’nin bir düğünde gelinin koluna girmiş, yorgun ama vakur bir şekilde objektife baktığı görülüyor. Zayıflamış, ama yine de özenli giyinmiş olan sanatçı, belki de sanat dünyasından uzak kalmanın hüznünü taşıyordu. Bu fotoğraf, yıllar sonra 2018’de yayımlanan Anılar; ıssız ve yağmurlu kitabında ilk kez gün yüzüne çıkmıştı.

Ancak Kastamonu günleri Afife için yalnızca aile yanında geçirilen huzurlu bir dönem olmadı. Morfin bağımlılığıyla mücadele eden sanatçı, Vali Fuat Bey’in baldızı olmasına rağmen bir eczacı kalfasından morfin istemek zorunda kalacak kadar zor bir sürece girmişti. Bu olay, Kastamonu’da büyük yankı uyandırmış ve valinin eşi Behiye’nin ailesi için ağır bir skandal haline gelmişti. Baskı altında tutulan ve eniştesi tarafından kısıtlanan Afife Jale, sonunda bir gece odasının penceresinden çarşaf sarkıtarak kaçtı.

AFİFE JALE KİMDİR?

Sanatı uğruna büyük bedeller ödeyen Afife Jale, Osmanlı’da sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını olarak tarihe geçti. 1919’da Darülbedayi’de sahneye adım attığında, dönemin muhafazakâr çevrelerinin baskısı onu yıldırmaya çalıştı. Ancak o, hem sahnede hem de hayatın içinde direndi.

Sürgünler, yasaklar ve toplumsal baskılar arasında tiyatro yapmaya çalışan Afife’nin çilesi, sanat yaşamının son yıllarında da devam etti. Morfin bağımlılığı nedeniyle zor günler geçiren sanatçı, 1941’de Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu.

Bugün Afife Jale, Türkiye tiyatro sahnesinde bir cesaret ve azim sembolü olarak anılmaya devam ediyor. Onun onurlu mücadelesi, sahnede ve toplumda kadının varlığını güçlendiren bir miras olarak yaşamaya devam edecek.

Muhabir: Serkan Kebecioğlu