Kastamonu İrfan Önderlerinden Şeyh Ahmed Siyahi ve Şeyh Ahmed Hicabi vefatlarının sene-i devriyesinde düzenlenen anma programı Ahmet Dede Cami önünde ve Ahmed Siyahi Halide Kütüphanesi Derneği yanında Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Kastamonu Kültür ve Edebiyat Derneği, Ahmed Siyahi Halide Kütüphanesi Derneği, İlmi Faaliyetler ve Yardımlaşma Derneği tarafından düzenlenen programla yapıldı.

Düzenlenen programa Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürü Halil Alper, Kastamonu Ticaret İl Müdürü İbrahim İriş, 2012 yılından bu tarafa Ahmed Siyahi Halide Kütüphanesi Derneği Başkanlığı görevini yapan Ali Savaş, AK Parti İl Başkanı Ahmet Sevgilioğlu, Yeniden Refah Partisi İl Başkanı Akif Güzel, bazı Kurum ve Kuruluş Müdürleri, STK Başkan ve Yöneticileri başta olmak üzere çok sayıda davetli katıldı.

Program sonunda organizasyonu gerçekleştirenler tarafından katılımcılara çeşitli ikramlarda bulunuldu.

İkindi namazına müteakiben yapılan programda Araştırmacı Yazar Fazıl Çiftçi konuşma yaptı. Kastamonu Enderun Hafızlar Topluluğu tarafından da ilahi dinletisi gerçekleştirildi.

Fazıl Ciftci

Araştırmacı Yazar Fazıl Çiftçi programda yaptığı konuşmasında, “Milletlerin tarihinde siyasi ve askeri alanda öne çıkan devlet ricali olduğu gibi ahlak, şuur ve milli kültür açısından öz ve maya sayılan kişi karakter kavram ve kurumlar vardır. Milleti bunlardan ayrı düşünmek, kökü, dalı ve yaprağı olmayan ağaç tasavvur etmek kadar anlamsızdır.

Yaşayan nesillere düşen görev geçmişlerini hürmet ve minnetle yâd etmek ve onlarla sadece övünmek yerine hayat tarzlarını dikkatle incelemek ve mesajları iyi değerlendirmektir. Zira mazisinden haberdar olmayan bir millet istikbali için hareket tarzı tayin edemez.

Şeyh Ahmet Siyahi Efendi hakkındaki bilgilerin önemli bir kısmını ihtiva eden Tahassür isimli eserin başlangıcında Müellif Mehmet Zühdi Efendi bu hususta diyor ki, “Bizden önce yaşamış büyüklerimizin hayat hikayeleri, onların yüksek kadrini, faziletlerinin mertebesini, hayat felsefesini gösterecek birer ibret aynasıdır. Gelecek nesillerin ahlakının güzelleşmesine, fikirlerinin aydınlanmasına bir vasıtadır.”

Bu programı düzenleyen yetkililerimizin de zaten bu şuurla hareket ettikleri malumdur. Huzurunuzda acizâne yâd etmeğe, tanıtmaya çalışacağımız $eyh Ahmet Siyahi Efendi, ömrünü insanların dünya ve ahiret saadetine adamış, bölgenin kültür ve irfan hayatını müsbet anlamda etkilemiş tasavvuf ehli büyüklerimizden birisidir.

Biyografisi: Şeyh Ahmet Siyahi Efendi 1201/1786 tarihinde Kastamonu'nun Kırkçesme Mahallesi'nde doğmuştur. Sa'`diyye tarikatı mensuplarından Demirci Derviş Ahmed Baba'nın oğludur. Babasının mesleğine binaen aile lakabı Haddâdizâde (Demircioğlu) olarak da anılmıştır. Vakfiyesinde künyesi Seyh Hacı Ahmet Ziyaeddin Efendi İbni Derviş Ahmet Baba diye kayıtlıdır.

Mezar şahidesinde 100 sene ömür sürdüğü ve 1291/1874 tarihinde vefat ettiği yazılıdır. Ancak bizim esas aldığımız 1256 tarihli nüfus defterinde o tarihte yaşı 55 olarak gösterilmiştir. Buna göre doğum tarihi 1201-2 yıllarına rastlamakta ve 90 yaşında vefat ettiği anlaşılmaktadır. Abdülaziz, Seyyid Ahmet Hicabi ve Saadeddin adlarında üç oğlu dünyaya gelmiştir. Ahmed-i Siyâhi, Efendi, ilk tâlim ve terbiyesine Kastamonu da, Kasabalı Mustafa Efendi yanında başlamış, Amasyalı Uzun Ali Efendi'den ilim tahsilinde bulunmuş, Kastamonu ulemâsından Naksi Şeyhi ve Nu'mâniyye Medresesi Müderrisi Numan Efendi`den İslâmi ilimler tahsilini tamamlamış. Üveysi büyüklerinden Buhari Abdülaziz Efendi’den de istifade etmiştir. Bilâhare o dönem ilim merkezlerinden biri sayılan Amasya' ya giderek Hoca Piyas'dan mantık, Canikli Hoca Mehmet Efendi’ den tefsir ve Nakşi Şeyhi Hicabi Efendi’den tasavvuf tahsili ile icazetler almıştır. Bundan sonra Çorum'a giderek Yusuf Bahri Efendi`den hadis ilimleri tahsilinde bulunmuş, "hadis hafızı" unvanı alacak kadar hadis ezberlemiştir.

Ahmed-i Siyâhî Efendi Kastamonu'ya döndükten sonra da tahsiline devam etmiş, Namazgâh Medresesi Müderrisi Hoca Osman Efendi'den tefsir, meani ve kelam dersleri alırken fırsat buldukça Çerkeş’e giderek sohbet ettiği Şa'baniye Şeyhi Pir Mustafa Efendi'ye intisab etmek istemiş, ancak "senin feyzine sebep olan zâtın ismi Hâlid olacak, onu ara!" cevabı ve işareti üzerine arayışa başlayan Siyâhi, Hicaz'a doğru yola çıkmıştır. Şam'a ulaştığında Mevlânâ Halid-i Bağdâdi ile görüşmüş, Çerkeşi Mustafa Efendi’nin işaret ettiği zâtın bu olduğunu anlayarak intisab edip sohbetlerine katılmıştır.

Hicaz’a beraberce gidip hac vazifesini eda ettikten sonra, siyah sarık sarındığı için kendisine “siyahi” lakabını uygun gören Halid-i Bağdadi'den 1241 / 1825 senesi başlarında hilfetname alarak memleketi Kastamonu’ya dönmüştür” dedi.

İRŞAD FAALİYETLERİ ve DERGÂHI

Fazıl Çiftçi Kastamonu İrfan Önderlerinden Şeyh Ahmed Siyahi ve Şeyh Ahmed Hicabi’nin İrşad Faaliyetleri ve Dergâhı hakkında da yaptığı konuşmasında, “Hilafetle memleketine dönen Şeyh Siyahi Efendi, türbesinin bulunduğu yere yakın oğlu Sadeddin Efendi'nin tasarrufundaki evin bir bölümünü dergâh ittihaz ederek geceleri Nakşi-Halidi erkânına göre irşad faaliyetine başladı. Gündüzleri Namazgâh Medresesinde müderris olarak görev ifa ediyor, aynı zamanda Nasrullahkadı Camiinde haftada üç gün vaaz etmekle görevli bulunuyordu. İki yıl sonra Nasrullahkadı Camii yanında kendisi adına Merdoğlu Mehmet Ağa tarafından inşâ edilen Hibetullah adıyla da anılan Merdiye Medresesi'ne intikal ederek tedris görevine burada devam etmiştir. Görüldüğü gibi Şeyh Efendi'nin müderris olarak medresede, vaiz olarak Nasrullahkadı Camiinde, şeyhlik sıfatıyla dergâhta etrafına toplanan kalabalıklara hitap etmek suretiyle itibarının ve şöhretinin artması özellikle meslektaşları arasında rahatsızlık uyandırmış ve bundan dolayı kendisine eza ve saldırılar başlamıştı. Hibetullah Medresesi ile beraber Abdülbâki Medresesinde de görevi bulunduğu için bir bahane ile mahkemeye verilmiş, Nakşibendi tarikatı eğitim usulüne Halid-i Bağdadi tarafindan ilave edilen bazı uygulamalar hakkında tenkid sınırlarını aşan tepkilere maruz kalmıştı. Siyahi Efendi bu saldırılar karşısında sükûnetini bozmadan sabrederek toplumda olgun insanların çoğalması yönündeki gayretinden taviz vermemiştir. Ahmet Siyahi Efendi’nin az bilinen belki de bugüne kadar hiç dile getirilmemiş olan bir unvanı daha vardır. Çok az kişiye nasip olan bu unvan Feraşet-i Şerife hakkında Diyanet İslam Ansiklopedisinde bilgileri verilmektedir.

Beldemizde islâmî i hayat tarzının inkişafi ve insanların dünya-ahiret huzuruna erişmeleri uğruna bir asırlık hayatını adamış ve bu yolda başarıya ulaşmış olan $eyh Siyahi Efendi'nin hemen hemen hayat düsturunu da özetleyen, oğlu Ahmet Hicâbi Efendi' ye vermiş olduğu icazetnâme, gerçek bir hayat düsturudur. Ahmet Siyah Efendi bu beratın sahibi olan çok nadim kişilerden birisidir. Ahmet Siyah Efendi'nin hayat felsefesi, görüşleri ve kendisinden sonraki nesillere mesajlarını içeren bir vasiyetname ve icazetname var. Oğluna verilmiş icazetname. Yani şeyhlik beratı o. Şeyhlik icazetnamesi. Ama aynı zamanda bir vasiyetname. Şimdi, tabii bu oğluna, oğlum diyerek başlıyor, hitap ediyor. Ama bu hepimize, kendisinden sonra gelecek nesillerin tamamına verilmiş mesajlarıdır. Diyor ki, Ey oğlum! Sana Kitabullah ve Sünnet-i Seniyye-i Resulullah ile... Sünneti Resulullah'a tabi olmanı vasiyet ederim. Keşif ehli ve erbabı vicdanın tabi oldukları ehlisünnet mezhebine uymakla sana vasiyet ederim. Fukara ve hususuyla hafızlara hürmette kusur etme. Yani bu alimlerle nafile ibadetten daha vakfıdır. Bu aynı manada Mehmet Feyzi Efendi'nin de bir sözünü hatırlıyorum. Cennet ehlinin en çok zevk alacağı şey sohbettir. Onun için Ahmet Siyahi Efendi memleketimizde iz bırakan, müspet yönde insanları etkilemiş ve bugüne kadar da, bundan sonra da etkisi devam edecek olan iyiliklerin sahibi bir zattır” ifadelerini kullandı ve Araştırmacı Yazar Fazıl Çiftçi hoca konuşmasını, “Allah hepinizden razı olsun. Sağ olun, var olun. Program yapımında emeği ve katkısı geçenlere de teşekkür ediyorum” diyerek tamamladı.

Muhabir: Kastamonu İstiklal Gazetesi