1940’lı yıllarda yazar İsmail Habib Sevük’ün Kastamonu’da dikkat çeken delilerden bahsettiğini hatırlatan Abdulkadiroğlu, içlerinden özellikle Deli Eşref ya da Hacı Eşref’in meczûb-ı İlâhî olarak kabul edildiğini belirtiyor. Onların toplum nezdinde “bereket vesilesi” olarak görüldüğünü vurgulayan Abdulkadiroğlu, çocukluk hatıralarına dayanarak pek çok ismi sıralıyor.
Aralarında Hımhım Muhiddin, Mohmoh Hüseyin ve Hasan kardeşler, Deli Nebiyye, Deli Mahiye, Halime Çavuş ve Yoğurtçu Osman Ağa gibi isimlerin yer aldığı bu unutulmaz simalar, Kastamonu’nun halk kültüründe önemli bir yer tutuyor. Halime Çavuş’un Kuva-yı Milliye kıyafetiyle resmi törenlere katılması gibi detaylar da dikkat çekiyor.
Şair Yavuz Bülent Bakiler ise bu kişilikleri bir şiir diliyle anlatarak toplumsal hafızaya edebi bir katkı sunuyor. “Kastamonu Delileri” adlı şiirinde, halkın sevgiyle bağlandığı bu farklı insanlara duyulan içtenlikli muhabbeti dile getiriyor. Şiirde Deli Ahmet’in Nasrullah Meydanı’ndaki yankısı, Deli Eşref’in sabır ve sadaka anlayışı gibi semboller öne çıkıyor.
Yerel halkın belleğinde sevgiyle anılan bu kişilikler, hem toplumun farklılıklara yaklaşımını hem de Anadolu insanının içtenliğini yansıtıyor. Bugün artık pek çoğu aramızda olmayan bu isimler, Kastamonu’nun manevi tarihinde birer iz olarak yaşamaya devam ediyor.

TANIDIĞIM KASTAMONU DELİLERİ:
İsmail Habib Sevük 1940’larda Kayseri, Kırşehir ve Kastamonu’da deliler var derken, her halde kayda değer olanlarını kastediyordu. Bunlardan biri de Deli Eşref veya Hacı Eşref olup kendisini meczûb-ı İlâhî olan velilerden addediyoruz. Eşref gibilerin memleket açısından mahallî birer değer ve bereket vesilesi olduklarına inanıyoruz.

Her yerin delisi olur. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere bunların kimi meczûb veya meclûb, kimisi de mecnundur. Bize değişik suretlerde göründükleri halde iç yüzlerini kesinlikle bilemediklerimiz de pek çoktur. Kastamonu’nun da delileri olmuştur ve olagelecektir. Çocukluğumdan beri tanıdığım ve isimlerim hatırlayabildiğim kadarıyla Hımhım Muhiddin. Mohmoh Hüseyin ve Mohmoh Hasan (iki mohmoh kardeşler). İsmet (kadın), Ziya. Mini Gıdısı(kadın), Calay. Dedo İsmail, Huriye, Hamal Dogu Hasan, Mahir, Caba(kadın), Safiye, Deli Nebiyye, Yumuk, Deli Mahiye, Yaylı, Kâhya, Halime Çavuş (Kuva-yı milliye kıyafetiyle resmi bayramlara katılırdı), Yoğurtçu Osman Ağa, Deli Şükrü’yü sayabilirim.
Prof. Dr. Abdülkerim ABDULKADİROĞLU
Ankara, Nisan 1994
KASTAMONU DELİLERİ
Siz de Kastamonu delilerini
Görebilseydiniz çok severdiniz
Hallerine bakıp şaşırırdınız
Ve, bunlar ne güzel deli derdiniz
Deli Satiye’yi tanısaydınız
Anlardınız nedir esmer güzeli
Sırım gibi , boylu-boslu, gamzeli
Gönlünüzü usulca önüne sererdiniz
Oynardınız bilirim deli ziya geçince
Mini gıdısı kadına ısınırdınız zamanla
Mohmoh Hüseyin’le, Mohmoh Hasan’la
Oturup yemek yerdiniz
Nasrullah’ta bulurdunuz Deli Ahmet’i
Sallûûûû , diye bağırırdı farza dururken
Sesiyle kubbeleri gümbür gümbür vururken
Gülümserdiniz…
Sonra Deli Eşref’i görürdünüz karşıdan
Her adım başında yâ sabır derdi
Tayy-ı zaman tayy-ı mekân ederdi
Savrulur giderdiniz
Ne gözünde para, ne ev-bark, ne gam..
Dilendiği parayı en son kuruşuna dek
Fakire, fukaraya verirdi sevinerek
Siz de hâlinize şükrederdiniz
Bunlar ne güzel deli , derdiniz
YAVUZ BÜLENT BAKİLER








