Bazı insanlar vardır; kelimelerle arası güçlüdür, bazılarıysa kelamla yaşar. Mahir Demirkol, ikincisinden. 1989’da başladığı hafızlık serüvenini, aradan geçen 35 yılın ardından hala büyük bir özveriyle sürdüren Mahir Hoca, TV366'ya verdiği röportajda hem zihne hem kalbe hitap eden bir yolculuğa kapı araladı.
“HAFIZLIK BENİM GÖRSEL DÜNYAMDA BAŞLADI”
Almanya doğumlu Mahir Demirkol, altı yaşında ailesiyle Türkiye’ye döndü. Hafızlığa başladığında henüz 11, hafız olduğunda 13 yaşındaydı. Sonra Sultanbeyli Merkez Kur’an Kursu’nda Arapça eğitimi aldı. Ardından üç yıllık kurra tahsili yaptı. Müezzinlik, imamlık, Kur’an kursu hocalığı derken 2017’den beri de Kastamonu Dini İhtisas Merkezi'nde Kur’an-ı Kerim hocası olarak görev yapıyor.
Henüz çocuk yaşta başlayan bu yolculuk, onu sadece bir hafız değil, aynı zamanda bir hafıza ustasına dönüştürmüş. Görsel hafızaya olan ilgisi bu alandaki başarısının anahtarı olmuş:
Demirkol, “Araba plakalarından ağaçların şekline, evlerin görüntüsüne kadar her şeyi zihnimde canlandırırdım. Kur’an sayfaları da böyle yer etti hafızamda: Sayfa sağdan mı başlıyor, çapraz mı iniyor, hangi ayet sayfanın neresinde? İşte bütün bunları kodlamaya başladım” şeklinde konuştu.
Demirkol, bu görsel kodlama yöntemiyle başladığı ezber sürecini yıllara yaydı. 25 yaşından sonra ise sistematik bir kodlama modeline geçti. Bugün, Kur’an’ın 6.000’i aşkın ayetini sadece metin değil, bir görsel bütünlükle zihninde barındırdığını aktardı.
“SAYFALARIN ŞEKLİNİ, AYETLERİN YÖNÜNÜ BİLE ZİHNİMDE CANLANDIRIYORDUM”
“Ben biraz görsel hafızaya meraklıydım. Arabaların plakalarından ağaçların şekline, evlerin mimarisine kadar her detayı zihnimde canlandırırdım. Kur’an-ı Kerim’e geldiğimde ise bu özellik bana büyük bir avantaj sağladı. Hangi sayfa nereden başlıyor, ayet sayfanın neresinde, çapraz mı başlıyor, sağda mı solda mı... Hepsini kodlamaya başladım. 25-26 yaşlarımda başladım bu kodlamaya. Hala devam ediyorum.”
Demirkol’un çalışmaları öylesine sistemli ki, bugün 6000’i aşkın ayeti, hangi surede ve sayfada yer aldığını detaylarıyla hatırlayabildiğini ifade ediyor.
“KUR’AN’I İKİ KEZ YAZDIM, BAZEN GÜNDE 30 SAYFA EZBERLEDİM”
“Bu işin ucu bucağı yok. Ben günde 8-9 saat çalıştım. Kur’an’ı iki kere yazdım. Yazmak elbette kalıcılığı artırıyor ama asıl önemli olan, tekrarları yavaş ve bilinçli yapmak. Ham, çiğ dediğimiz ezberleri günlük 30 sayfa yaptığım zamanlar oldu. Ama bu bir süreç. Bir anda olmuyor. 35 yıllık bir emeğin sonucu bu.”
Onun için zorluk, pes etmek değil sadece dikkatle yönetilmesi gereken bir süreç. “Şükür zorlandığım bir sayfa hiç olmadı. Ama tekrar etmezsem unuturum, buna inanırım” diyor.
“ANLAMAK DA ZOR, EZBERLEMEK DE... AMA HER BİRİ BİR DEĞER KATIYOR”
Kur’an sadece ezberlenmek için değil, anlaşılmak için de vardır. Demirkol’a göre ikisi de farklı çabalar istiyor:
“Her ikisi de zor. Çünkü Kur’an Arapça. Dilini öğrenmeden, tefsirine bakmadan anlaşılmıyor. Ben anlamayı daha sonra yaptım. Önce metni ezberledim. Çünkü o yaşlarda, yani 12 yaşındayken anlamak çok zor. Ama sonradan anlamıyla ilgilenmeye başladım. Müfessirlerin görüşlerini kıyasladım. Her biri ayrı bir ufuk açtı.”
“ŞUARA SURESİ BENİ ÇOK ETKİLEDİ”
Kur’an’ın tamamı onu derinden etkilemiş. Ancak bir sure var ki, ayrı bir yerde duruyor:
“Şuara Suresi... Peygamberleri anlatıyor. Ayetleri kısa kısa. Hem anlamı hem ritmi beni hep etkiledi. Belki o yüzden her okuduğumda ayrı bir tat alırım.”
“KANSERLE YÜZLEŞTİĞİMDE KUR’AN’A DAHA SIKI SARILDIM”
Mahir Demirkol’un hayatında dönüm noktası olan bir olay var: 2005 yılında geçirdiği kanser hastalığı…
“Benimle aynı teşhis konulan iki kişi vardı. Onların vefat ettiğini görünce, sıranın bana geldiğini düşündüğüm zamanlar oldu. Ölümle burun buruna gelince, Allah’ın kelamına daha sıkı sarılıyorsunuz. Onu okuya okuya ruhunu teslim etmeyi bile düşünüyorsunuz. Ama Rabbim şifa verdi. Belki de hastalığım olmasaydı bu kadar yoğun çalışmazdım.”
“BAŞARI ABARTMAKTIR”
Demirkol’un bu yolda karşılaştığı sosyal tepkiler de dikkat çekici. “Çevremdekiler bu işi çok abarttığımı söylüyordu” diyor. Ama onun cevabı net:
“Başarı nedir? Bence başarı abartmaktır. Bir şeyi ne kadar abartırsanız, o kadar iyi olursunuz. Ben de bunu yaptım.”
“HAFIZ OLMAK İSTEYEN GÖNÜL VERMELİ”
Yeni hafız adaylarına da net tavsiyeleri veren Demirkol:
“Kur’an’ı yüzünden okumayı bilmeden hafızlığa başlamasınlar. Ve yavaş okusunlar. Hızlı okunan hiçbir şey kalıcı olmaz. Hafızlık gönül işidir. Gezmekten, eğlenmekten vazgeçmelisiniz. Sadece 1 saat, 30 dakika çalışarak ilerleme kaydedemezsiniz. Gönül vermelisiniz. Allah’ın kelamını ezberlemek insanı iç huzura kavuşturur” şeklinde konuştu.
“TEKRAR ETMEMEK İKİ ŞEYLE AÇIKLANABİLİR: ÖLÜM YA DA KOMA”
Sözlerinin sonunda hafızlara seslenen Demirkol şunları kaydetti:
“Eğer Allah size hafızlık nasip ettiyse, bir gün bile tekrar etmemenin büyük vebali var. Hafızlığı tekrar etmemenin tek mazereti vardır: ölüm ya da koma. Onun dışında her durumda tekrar yapılmalıdır.”