Ailenin yaşadığı mağduriyet ise sadece barınma sıkıntısıyla sınırlı değil. Kendi arsalarına ev yapmak isteseler de “sel riski” gerekçesiyle izin alamıyorlar. TV366’nın aileyle gerçekleştirdiği röportajda anlatılanlar yaşanan sıkıntının boyutunu gözler önüne serdi.
Mikrofonlarımıza konuşan yeğen Cihan Aksu, durumu şu sözlerle anlattı:
“İki yıl önce amcamların evi yandı. O günden beri okulda ikamet ediyorlar. Çok mağdur durumdalar. Amcam yaklaşık 20 yıldır engelli ve onun emekli maaşıyla geçiniyorlar. Başka düzgün bir gelirleri de yok. Şu anda köyün okulunda zor bela geçimlerini sağlıyorlar.
Devletimizden beklentimiz, yanan evlerinin yerine ya da yakınına bir ev yapılması. Eğer bu da olmuyorsa, başka bir yer tahsis edilmesini istiyoruz. Çünkü bu şekilde iki yıldır ne bir ev yapılabildi ne de doğru düzgün bir barınma sağlanabildi.
Okulda zor şartlar altında yaşıyorlar ve bu şartlarda yaşamanın mümkünatı yok. Burası Karaçomak Çayı’na çok yakın, yaklaşık 20 metre mesafede. Allah korusun, herhangi bir sel afetinde burası su altında kalabilir. Bu yüzden bir an önce bir yer tahsis edilmesi lazım.”
Aksu, yanan evin olduğu yerin şu an yaşadıkları okul binasına göre daha güvenli olduğunu da vurguladı:
“Burada 6 kişi yaşıyor. Amcamlar, amcamın oğlu, amcamın torunları. Onlar da çok mağdur durumdalar. Burası köyümüzün okuluydu. Burayı derleyip topladılar. Oturacak ev haline getirdiler.
Artık 2-2,5 sene geçti. Burası okul olduğu için ev ortamı oluşmuyor. Ev ortamı olmadığı için de ileriye dönük daha büyük sıkıntılar yaşanıyor. Devlet büyüklerimizden, sayın valimizden, belediye başkanımızdan, İSU müdürümüzden yardım istiyoruz. Çünkü İSU'dan dere yatağının 200 metre mesafesinde olduğu için hiçbir türlü izin alamıyoruz. İSU'dan izin alamadığımız için de hiçbir şekilde ev yapma için doğru düzgün bir yardım alamadık.
Sadece 50 bin lira o zaman için 2 yıl önce AFAD’dan yardım alındı. 10 bin lira da Kızılay'dan yardım alındı. Onun haricinde herhangi bir yardım alınmadı. Sağ olsun eşten dosttan yardım oldu. Allah razı olsun onların destekleriyle ayakta kalabildik şimdiye kadar ama bundan sonrası için herhangi bir afet durumunda dereye 20 metre mesafedeler. Allah muhafaza çok büyük sıkıntıları olmadan bir an önce bu konuya çözüm üretmelerini istiyoruz, talep ediyoruz.
2 yıl önce yanan evimiz hemen arkamızda bulunan yerdeydi. Burada 3 ev yandı köyümüzden. Şu anda amcamların oturduğu yer Karaçomak Çayı'na daha yakın. Hemen çayın kenarında. Bizim ev yapmak istediğimiz yer Karaçomak Çayı'na uzak mesafede. Sel dizisinden daha uzak bölgede.
Bizim buradaki evimiz komple yandı. Hiçbir şeyimizi alamadık. Komple yerini temizlemek zorunda kaldık. Kendi arsamız var ama hiçbir şekilde şu anda arsamıza ne ev yapabiliyoruz ne hiçbir şey inşaat yapabiliyoruz.
“ELİMİZ KOLUMUZ BAĞLANDI”
Elimiz kolumuz bağlandı. Hiçbir şey yapamıyoruz şu anda. Ayrıca şu anda daha riskli bölgedeyiz. Dereye daha yakınız. Allah muhafaza şherhangi bir afet durumunda Daha bir can yanma olasılığı daha yüksek.”
Yangında evini kaybeden Cevat Aksu ise, yaşanan süreci şu sözlerle özetledi:
“6 Mart 2023 tarihinde evimiz yandı. Kadir Hüz’e ait evde çıkan elektrik kaçağından dolayı yangın başladı. Daha sonra bizim evimize de sıçradı. Daha sonra bunun akabinde evimiz tamamen yandı.
Ertesi gün Sayın Valimiz Avni Çakır, Alay Komutanımız Zafer Özden ve İl Özel İdaresi Genel Sekreterimiz Nida Sinsi köyümüze gelerek inceleme ve temaslarda bulunduk. Sayın Valimiz o gün itibariyle evimizin tekrardan aynı şekilde yapılacağını, devlet desteğiyle yapılacağını söyledi. Üzülmememiz gerektiğini söyledi.
“DAHA BÜYÜK TEHLİKE İÇİNDEYİZ”
Sağ olsunlar bizi teselli ettiler. Daha sonra ilerleyen zamanlarda Devlet Su İşleri'ne görüş soruldu. Devlet Su İşleri'nden konuyla ilgili olumlu bir rapor alamadık. Gerekçesi ise 4373 sayılı taşkın kanunu, ilgili maddesi gereğince mesafenin 200 metre civarında olması gerekiyormuş. Şu an itibariyle bakıldığında bizim köyümüz tamamen taşkın sahası içerisinde. O harita içerisinde.
Yani bizim köyümüz tamamen şu anda tehlikeli durumda. Köy okulunun mesafesi yaklaşık çaya 5 ya da 10 metre civarında. Şu an daha büyük tehlike içindeyiz.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan, Tarım Bakanımız İbrahim Yumaklı'dan ve diğer vekillerimizden, devlet büyüklerimizden yardım bekliyoruz. Şu an için yaptırmak için maddi olarak imkanımız yok. Her şeyimiz yandı, tamamen kaybettik. Gelirimiz de yok. Babamın sadece bir emekli maaşı var. Şu an ben de işsizim. Kendimizi bir türlü toparlayamadık.
Sağ olsun bugüne kadar devletimiz az çok bir destek verdi. Allah'ın hepsinden razı olsun, konu komşudan, devletimizden. Ama 2 tane çocuğum var. Onları mecburen okutmak için Kastamonu'da bir ev tuttuk. Orada zor şartlarda ikamet etmeye çalışıyoruz. Kirasını ödemekte güçlük çekiyoruz. Masrafları bize gayet ağır geliyor.
“GEÇİM KAYNAĞIMIZ BURASI”
Eğer devlet büyüklerimiz buraya ev yapılmasına izin verirlerse biz köyde çiftçilikle geçimini sağlayan kişileriz. Çiftçilikle uğraştığımız için köyden bir yere gidemiyoruz. Geçim kaynağımız burası. O yüzden tekrardan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan, Tarım Bakanımız İbrahim Yumaklı’dan ve devlet büyüklerinden katkı bekliyoruz. Evimizin yapılmasına izin vermelerini istiyoruz.”
Ailenin annesi Huriye Aksu da devlet yetkililerine şu sözlerle seslendi:
“Evimiz yandı. İki yıldan beri burada köy okulunda ikamet ediyoruz. Devlet büyüklerimden, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan, evimizin yapılmasını buraya evimizin yerine izin verilmesini istiyoruz. Bizim arsamız var. Yalnız Devlet Su İşleri, sel bölgesi diye izin verilmedi buraya. O yüzden mağdur durumda kaldık."
“MAĞDUR DURUMDAYIZ”
"İmkanlarımız olmadığı için biz ev yaptıramıyoruz, mağdur durumdayız. Çocuklar için mecburen şehirden 2+1 ev tutmak zorunda kaldım. Buraya sığmıyoruz. O yüzden devlet büyüklerinden yardım istiyoruz.
İki yıldan beri burada yaşıyoruz. Eşim yatalak. Aşağı yukarı 20 yıldan beri zaten hasta. Eşimin emekli maaşıyla zar zor geçiniyoruz, başka bir gelirimiz yok.
Çocuklarımın mağdur olmaması için, bizim evimiz bir an önce devlet büyüklerinden bir an önce yapılmasını istiyorum. Çay, sel ağzı diye izin vermiyorlar. Bizi oturttukları yer daha yakın."
“60 YILDIR GÖRMEDİM”
İki yıldan beri burada Karaçomak’ın ağzındayız. Sel gelecek diye bizim evimize izin vermiyordu yapılmasına. Biz yine selin içindeyiz. Sel geldiği zaman burada istinat duvarı var. Oradan hiç açtığını bilmiyorum selin. Daha istinat duvarının yanına da çıkmadı sel bu zamana kadar. 60 senedir buraya çıktığını bilmiyorum selin ben.”
BELİRSİZLİK ÇARESİZLİĞİN TEMEL SEBEBİ
Aksu ailesinin yaşadığı mağduriyet yalnızca bir ev kaybından ibaret değil. Yangında sadece evleri değil, tüm eşyaları, birikimleri ve düzenleri de yok oldu. Ailenin kendilerine ait arsası bulunmasına rağmen, evlerini yeniden yapmalarına yasal engeller çıkıyor. Devlet Su İşleri’nin taşkın sahası gerekçesiyle inşaat izni vermemesi, iki yıldır süren belirsizliğin ve çaresizliğin temel sebebi.
Bu süreçte aile yalnızca AFAD’dan 50 bin TL ve Kızılay’dan 10 bin TL yardım alabildi. Geri kalan tüm ihtiyaçlar komşular ve yakın çevrenin desteğiyle karşılandı. Ancak hem geçici lojmanın yetersizliği hem de şehir merkezinde kiralanan evin maddi yükü aileyi zorluyor.
“KENDİ EVİMİZİ YAPMAK İSTİYORUZ AMA İZİN YOK”
Cihan Aksu’nun da vurguladığı gibi, yangınzede aile aslında kendi arsasında ev yapmaya hazır. Ancak evin yapılmak istendiği yerin, şu anda yaşadıkları okul binasından daha güvenli bir konumda olmasına rağmen, DSİ’nin 200 metrelik taşkın sınırı nedeniyle reddedilmesi, akıllarda soru işareti bırakıyor.
AİLE ÇÖZÜM BEKLİYOR
Aksu ailesi, yaşadıkları afetin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen hâlâ kalıcı bir çözüme ulaşamamış olmanın hayal kırıklığı içinde. Her fırsatta devlete ve yetkililere teşekkür ederken, artık geçici değil, kalıcı bir çözüm talep ediyorlar.
Hem tehlikeli bir bölgede, hem kalabalık bir ortamda, hem de maddi zorluklarla boğuşan aile, tek bir şey istiyor: Yanan evlerinin yerine, yine kendi arazilerine, güvenli bir mesafeye ev yapabilmek.
