Kenelerin, 200’den fazla hastalık etkeni taşıyabildiğini ve Türkiye’de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) başta olmak üzere Lyme, Babesiosis ve Theileriosis gibi birçok hastalığın yayılmasında rol oynadığını belirten Maşalacı, “Keneler doğrudan doğada kontrol altına alınamaz, mücadele bilimsel yöntemlerle, disiplinler arası bir yaklaşımla yürütülmelidir” dedi.
Evcil hayvanlara düzenli akarisit uygulaması, mera temizliği gibi yöntemlerin önemine vurgu yapan Maşalacı, bilinçsiz kimyasal kullanımının ise doğaya zarar verdiğini söyledi. Kene aşıları üzerindeki bilimsel çalışmaların desteklenmesi gerektiğini ifade eden Maşalacı, küçük hayvancılık işletmelerine devlet destekli ilaçlama teşvikleri çağrısında bulundu.
Bireysel korunma önlemlerinin hayati önemde olduğunu belirten Maşalacı, vatandaşların doğada açık renkli ve vücudu örten giysiler giymesi, kene kontrolü yapması ve kene çıkarma işlemini doğru yöntemle gerçekleştirmesi gerektiğini söyledi. KKKA’nın erken teşhis edilmesinin yaşam kurtardığını vurgulayan Maşalacı, “Veteriner hekimler, sahadaki bilgi ve deneyimiyle kamu sağlığı mücadelesinin vazgeçilmez unsurudur” dedi.
Kastamonu Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı yaptığı TV366 ekibine yaptığı özel açıklamada:
KENE VAKALARINDA ENDİŞE VERİCİ ARTIŞ
Özellikle bahar ve yaz aylarında artış gösteren kene vakaları, her yıl çok sayıda insanın hayatını tehdit etmeye devam etmektedir. 2025 yılının Ocak-Haziran ayları arasında İstanbul, Kayseri, Tokat, Sivas ve Erzurum başta olmak üzere ülke genelinde basına yansıyan 7.801 kene ısırığı vakası tespit edilmiştir. Ne yazık ki, bu vakalardan 13’ü ölümle sonuçlanmıştır. Bu çarpıcı tablo, ülkemizde kene kaynaklı hastalıkların oluşturduğu halk sağlığı riskinin boyutlarını gözler önüne sermektedir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) başta olmak üzere kene kaynaklı zoonotik hastalıklar; insan sağlığını, hayvan sağlığını, ekolojik dengeyi ve tarımsal üretim güvenliğini de tehdit eden çok yönlü bir risk alanı oluşturmaktadır.
KENELERİN BİYOLOJİSİ VE TÜRKİYE'DEKİ DAĞILIMI
Binlerce yıldır dünya üzerinde varlığını sürdüren kenelerin insan ve hayvanların bulunduğu her ortamda yer almıştır. "Bu güne kadar dünyada bulunan 850'den fazla kene türünden 30'a yakınının Türkiye'de aktif olduğu tespit edilmiştir.
Keneler; ısı, nefes ve titreşimi algılayabilen, bu sayede insanları yaklaşık 15-20 dakika boyunca takip edebilen, vektörlük kapasitesi son derece yüksek doğrudan doğada kontrol altına alınması mümkün olmayan eklem bacaklılardır. Yaşamlarını sürdürebilmek için kan emmek zorunda olan bu canlılar, bu süreçte insan ve hayvan sağlığını tehdit eden pek çok hastalık etkenini taşıyabilmektedir. Dünya genelinde 200’ün üzerinde hastalık etkenini taşıdığı bilinen kenelerin, Türkiye’de başta KKKA olmak üzere Lyme hastalığı, Babesiosis ve Theileriosis gibi birçok hastalığın yayılımında önemli rolü bulunmaktadır.
KKKA'NIN TÜRKİYE'DEKİ DURUMU
KKKA, Türkiye’de ilk kez 2002 yılında tanımlanmış; özellikle Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Sivas, Tokat, Amasya ve Çorum illerinde endemik hale gelmiştir. Ancak Hyalomma marginatum türü kenenin Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinde de bulunması, bu hastalığın sadece sınırlı bölgelerle ilişkilendirilmesinin yetersiz olduğunu göstermektedir. 2008 yılında vaka sayısında zirveye ulaşılmış, son yıllarda ise yeniden artış eğilimi dikkat çekmektedir.
HASTALIĞIN TEHLİKESİ VE MÜCADELE STRATEJİSİ
KKKA, hayvanlarda çoğunlukla belirti göstermeden seyretmekle birlikte, insanlarda ciddi kanamalara ve hatta ölüme yol açabilen viral bir enfeksiyondur. Bu nedenle hastalığın kontrolünde yalnızca bireysel önlemler değil, disiplinler arası bir mücadele stratejisi şarttır.
BİLİMSEL MÜCADELE YÖNTEMLERİ ŞART
Kene ile mücadelede bilimsel yaklaşım esastır. Keneler, doğada uçma ya da sıçrama yetisi olmayan; çalı, ot ve çimen gibi alanlardan konakçılara tırmanarak bulaşan canlılardır. Dolayısıyla doğrudan doğadaki kene popülasyonunun kontrolü mümkün değildir. Etkin mücadele, evcil hayvanlar üzerinde düzenli aralıklarla (ortalama 25 günde bir) yapılan akarisit uygulamaları ile sağlanabilmektedir. Bu ilaçların gıda güvenliğini tehdit etmeyen, kalıntı bırakmayan ürünler olması da büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, meraların sürülmesi, yabani otların temizlenmesi gibi mekanik kontrol uygulamaları destekleyici rol oynamaktadır. Ancak çevreye gelişigüzel kimyasal ilaç uygulamaları, ekolojik dengeye zarar vereceği için önerilmemektedir.
DEVLET DESTEĞİ VE AŞI ÇALIŞMALARI ÖNEMLİ
Kene kaynaklı hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla küçük ölçekli hayvancılık işletmelerine yönelik devlet destekli ilaçlama teşvikleri ve bu mücadelenin sürekliliğini sağlayacak ulusal politikalar geliştirilmelidir. Henüz yaygın kullanımda olmayan kene aşıları üzerindeki bilimsel çalışmalar da umut vaat etmekte olup, desteklenmesi gerekmektedir.
BİREYSEL KORUNMA ÖNLEMLERİ HAYATİ ÖNEMDE
Riskli bölgelerde doğayla temas edecek vatandaşlarımızın açık renkli, vücudu örten giysiler tercih etmesi,
Pantolon paçalarının çorap içine alınması,
Kene kovucu (repellent) ürünlerin kullanılması,
Doğa dönüşlerinde vücudun (özellikle kulak arkası, ense, diz arkası, kasık gibi bölgelerin) kene yönünden dikkatle kontrol edilmesi gerekmektedir.
Vücuda tutunan kene, çıplak elle dokunulmadan bez veya eldiven gibi malzemelerle çıkarılmalı, üzerine sigara basmak, kolonya ya da kimyasal dökmek gibi müdahalelerden kesinlikle kaçınılmalı, sonrasında derhal en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ VE KULUÇKA SÜRESİ
Kene tarafından ısırılma ile virüsün alınmasını takiben kuluçka süresi genellikle 1 ila 3 gün arasında değişmekte olup "Bu süre en fazla 9 gün olabilmektedir. Enfekte kan, ifrazat veya diğer dokulara doğrudan temas sonucu bulaşmalarda bu süre 5-6 gün, en fazla ise 13 gün olabilmektedir. KKKA hastalığının belirtileri ise Ateş, Kas ağrısı, Baş ağrısı, Halsizliktir.
Kanama pıhtılaşma mekanizmalarının bozulması sonucu; Yüz ve göğüste kırmızı döküntüler ve gözde kızarıklık, Gövde, kol ve bacaklarda morluklar, Burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan görülür. Kırım Kongo Kanamalı ateşinde erken teşhis ve tedavinin hayati öneme sahip olduğu unutulmamalıdır.
FARKINDALIK VE KOORDİNELİ MÜCADELE ÇAĞRISI
Kene kaynaklı hastalıklarla mücadele de; bireysel farkındalığın artırılması, kamu spotları, broşürler ve yerel bilgilendirme çalışmaları ile desteklenmelidir. Bu bilgilendirme faaliyetleri, Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda yürütülmeli; bu süreçte veteriner hekimlerin sahadaki bilgi ve deneyimi mutlaka değerlendirilmelidir.
VETERİNER HEKİMLERİN ROLÜ VE SORUMLULUĞU
Veteriner hekimler; hayvan refahının korunması, zoonotik hastalıkların önlenmesi ve gıda güvenliğinin sağlanması konularında kamu sağlığının vazgeçilmez aktörleridir. Kastamonu Veteriner Hekimler Odası olarak, “Tek Sağlık” yaklaşımının gereklilikleri doğrultusunda, bilimsel mücadeleyi ve toplumun doğru bilgilendirilmesini esas alarak üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeye hazır olduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyururuz.”