İsrail’in Akdeniz açıklarında insani yardım taşıyan gemilere müdahale ettiği ve filoda bulunan gönüllülerle iletişimin kesildiği bilgisi üzerine, İHH Kastamonu Şubesi çağrısıyla vatandaşlar bu akşam saat 20.00’de Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldi.

Programda, Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Vicdan Gemisi ve Özgürlük Filosu’na destek mesajı verildi. Meydanda toplanan katılımcılar, saldırıya uğrayan gemilerdeki gönüllülerin güvenliğinden endişe duyduklarını dile getirirken, Filistin halkı için dua etti.

Kastamonu Ihh

Kastamonu Valiliğinden fırtına uyarısı
Kastamonu Valiliğinden fırtına uyarısı
İçeriği Görüntüle

İHH temsilcileri, açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Bugün çok ilginç bir sabaha uyandık. Son iki yıldan beri bu tür sabahlara alıştık ama bu sabah bizim için çok daha zor bir sabahtı. Çünkü gece dörde kadar arkadaşlarımızla iletişim halindeydik. Özgürlük Filosu koalisyonu olarak hep inandığımız bir gerçek vardı: 2006 yılında başlayan bu ambargo yine kırılacaktı ve bunun en önemli yolu deniz olacaktı.

Vicdan Gemisi, 7 Ekim’den sonra özellikle İsrail’in bu hukuksuz ablukasına karşı hazırlanmış ilk ve en büyük gemidir. Bildiğiniz üzere 2 Mayıs günü Malta açıklarında İsrailli dronlar tarafından saldırıya uğradı ve Vicdan Gemisi batma tehlikesi geçirdi. Fakat Gazze’de yaşanan bu zulme karşı şartlar ne olursa olsun; hem Sumud Filosundaki arkadaşlarımıza destek olmak, hem de Gazze’nin ablukasını kırabilmek için gemiyi onarmak üzere hummalı bir çalışmaya başladık. Aylarca süren bu çalışmanın ardından Vicdan Gemisi’ni hazırladık ve Özgürlük Filosu koalisyonumuza dahil ettik.

Şu an Özgürlük Filosu koalisyonunda toplam 11 gemimiz bulunuyor. Bu 11 geminin ikisi maalesef teknik arızalar nedeniyle Girit Adası’na demirlemek zorunda kaldı. Bizler de dokuz gemiyle Akdeniz’e, Filistin sınırlarına doğru hareket etmeye başladık; bu ablukanın kırılması için ilerliyorduk. Bu süreçte İsrail’in farklı mecralardan bizlere tehditler savurduğunu gördük. Sanki İsrail çocuk öldürmemiş, bebek öldürmemiş; bizler suçluymuşuz, yasadışı bir iş yapıyormuşuz gibi internet üzerinden algılar üretmeye çalıştılar.

Biz bu suçlamalar karşısında çok rahâtız: Biz herhangi bir çocuğu öldürmedik, bebek katili değiliz. Biz koca bir milleti açlığa mahkûm etmedik. Tam tersine, hukuksuz bu ablukanın kırılması için canlarımızı, mallarımızı ve hayatımızı tehlikeye atarak yola çıktık. Oradaki çocukların bir lokma ekmeğe, bir damla suya ulaşabilmesi için gece gündüz çalıştık.

Son iki yılda insan aklının almayacağı çok ilginç şeyler tecrübe ettik. Dünyanın merkezinde olup bu kadar ulaşılamaz bir İslam coğrafyası olmamıştı. İslam dünyası birçok farklı coğrafyada büyük ablukalar ve ambargolar gördü; Çeçenistan’da, Bosna’da, Keşmir’de, Moro’da, Suriye’de, Irak’ta sayısız abluka ve engelleme ile karşılaştık ve çoğunu delip geçtik. Fakat bize bu kadar yakın olan, dünyanın merkezinde bulunan Gazze’de iki yıldır tüm insani yardımlar İsrail’in insafına bırakılmış durumda. Ortada bir savaş değil, bir soykırım var.

Burada çocuklar açlıktan ölüyor; İsrail girdiği her mahalledeki su kuyularına beton dökerek insanların bir bardak su içmesine bile engel oluyor. Havadan atılan zehirli gazlarla insanların temiz oksijen alma hakkı bile ellerinden alınıyor. Uluslararası hukuka göre bir mahkûmun bile dört temel hakkı vardır:

  • Gıdaya ulaşabilme hakkı,

  • Hastalandığında ilaca ulaşabilme hakkı,

  • Temiz suya ulaşabilme hakkı,

  • Temiz oksijen alma hakkı.

Şu an Gazze’de gıdaya, ilaca, suya ve oksijene ulaşılamıyor. Gazze artık bir açık hava hapishanesi bile değil, bir soykırım kampıdır. Ortada kocaman bir soykırım varken; dünya konjektörü, uluslararası ticari anlaşmalar, şirketler arası veya devletlerarası dengeler ne söylerse söylesin; bir soykırım varken hiçbir şey yapmamak taraf olmaktır.

Bizler sivil toplum örgütleri olarak 2008 yılından bu yana Özgürlük Filosu koalisyonuyla beraber tam 18 farklı girişimde bulunduk. 2008’de ilk defa Gazze ablukası kırıldı; dört gemimiz Gazze’ye ulaştı. Bu dört gemi, tam dört sefer Kıbrıs’tan Gazze’ye gidip gelerek hastaların tahliyesinde bulundu. 2008’den sonra Gazze limanlarına tekrar ulaşılamadı. 2010 yılında Mavi Marmara ile yola çıktık; korsan İsrail, insani yardım gönüllülerine saldırdı ve arkadaşlarımızı şehit etti.

2024’te ve 2025’te yeniden gemilerimizi hazırladık; İsrail’in barbarlığı artık Akdeniz’i, hatta Avrupa’nın sınırlarına kadar dayandı. Filistin sınırlarına yakın mesafedeki Vicdan Gemisi’ni bombaladılar. Durmadık; ardından Madlen ve Hanzala gemilerini harekete geçirdik. Sumud Filosunda dünyanın dört bir yanından toplanan arkadaşlarımıza destek olduk. Daha çok geminin o sınırlara inmesi için çalıştık.

Bu süreçte beklediğimiz tek şey, özellikle Akdeniz havzasında bulunan devletlerin İsrail’e karşı daha ciddi yaptırım politikaları uygulamalarıdır. Özgürlük Filosu’nda 22 ülkeden sağlık çalışanları ve basın mensupları bulunuyor; onlar için ayağa kalkmamız gerekiyor. Dün gece İsrail’in Özgürlük Filosu’na karşı yaptığı korsanlığa rağmen, daha büyük filoların ve daha fazla geminin yola çıkması için çalışmaya devam edeceğiz.

Dualar

Toplantı, Gazze’deki siviller için edilen dualarla sona erdi.

Kastamonu Ihh 3

Muhabir: Serkan Kebecioğlu