Kastamonu Üniversitesi akademik ve idari personelin yanı sıra öğrencilerinde katıldığı yürüyüş İlahiyat Fakültesi önünde başlayıp Merkez Yemekhane önünde sona erdi.

Kastamonu-9

Yürüyüş sonrası açıklamalarda bulunan İlahiyat Fakültesi öğrencisi Taha Kanbolat şunları söyledi:

“İslam medeniyetinin mukaddes beldelerinden biri olarak Kudüs, tarihimizde daima emniyet, selamet ve merhamet yurdu olduğu hâlde maalesef son bir asırdır merhametsizliğin en acı manzaralarını sunan bir tablo hüviyetinde. Filistin’de canavarca ve hatta canavarları kıskandıracak derecede şiddetini artırarak uzun yıllardır devam eden zulüm, katliam ve soykırım, Kudüs’ü ve Kudüs’ün mukaddes hatıralarını yaşatan Müslüman yürekleri harap ediyor. İslam dünyasının göbeğinde habis bir ur gibi çevresini zehirleyerek; karabasan gibi etrafına kâbuslar yaşatarak varlığını sürdürmeye çalışan İsrail, masum Müslümanlara karşı zulmünü her geçen gün artırıyor. Son aylardaki bu alçakça saldırılarla büyük bir Müslüman nüfusunun alenen, dünyanın gözleri önünde yok edilmeye, en vahşi şekilde ortadan kaldırılmaya çalışıldığı görülüyor. Hastaneler, okullar bombalanıyor; masum ve mazlum siviller, kadın, erkek, çocuk, yaşlı fark etmeksizin toplu mezarlara gömülüyor; birkaç parça eşyasını at arabasına yükleyip canını kurtarmaya çalışan silahsız ve savunmasız insanlar yalnızca keyfî olarak değil sapkın bir ibadet (!) heyecanıyla katlediliyor; atılan bombalar, sıkılan kurşunlar insanları elsiz-ayaksız, kolsuz-bacaksız bırakıyor; çocuklar kaçırılıyor; hamile kadınlar sokak ortasında öldürülüyor; insanlar yalnızca Müslüman olduğu ve asırlarca vatan bellediği topraklardan ayrılmak istemediği için genç-yaşlı denmeden işkencelerden geçiriliyor; aylar, yıllar süren tutsaklıklar sonunda canını veya aklını yitirmek durumuna geliyor. Bu acı manzaraları kamuoyuna duyurmak vazifesiyle Filistin’de bulunan gazeteciler dahi açık hedef hâline getiriliyor; hiçbir hukuki endişe duyulmaksızın, hiçbir tepkiden çekinilmeksizin onlarca gazeteci İsrail tarafından katlediliyor. Bu manzara karşısında vicdan sahibi tüm insanların haykırması, isyan etmesi, lanetler yağdırması gerekirken katliam dolu geçmişlerinin verdiği utancın diyeti olarak Batı dünyasından ve Amerika’dan soykırımcı ve işgalci İsrail’e birinci ağızdan destek sesleri yükseliyor. Vicdan ve insafını kaybetmemiş insanlar ise bu zulme ortak olmamak ve İsrail’in soykırımını lanetlemek için protesto gösterileri, boykot çalışmaları düzenliyor. Özellikle Batı dünyasında ve Amerika’da, üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından yükselen ciddi tepkiler halka halka yayılıyor; dünya, teknik ilerlemelerin artık takip edilemeyecek noktaya vardığı yirmi birinci yüzyılda, insanlığın varoluşundan bu yana geliştirmek ve muhafaza etmek için çaba gösterdiği merhamet ve adalet gibi mukaddes değerlerinin İsrail’in canlı yayınlarda işlediği soykırım suçlarıyla yok sayılmasına razı olmuyor. İnsanlık, bu apaşikâr zulme ve soykırıma karşı dünyayı emniyet içerisinde yaşanabilir kılmak için İsrail’i durdurmaya çalışıyor. Merhametini yitirmemiş insanlar hep bir ağızdan haykırıyor: İsrail’in bu soykırımı durdurulmaz, cezalandırılmaz ve dünya, kendini tüm insanların üstünde konumlandıran bu sapkın zihniyetin hakimiyetine bırakılırsa artık her türlü katliam, soykırım, zulüm, sürgün ve hukuksuzluk, insanlığı büyük felaketlere götürecektir.  Kastamonu Üniversitesi Öğretim elamanları, öğrencileri ve mensupları olarak zulme karşı sesini yükselten tüm insanlığı selamlarken; zalim, katil ve soykırımcı sıfatlarını sonuna kadar hak eden İsrail’i ve destekçilerini lanetliyoruz.

Kastamonu Üni Filistin

Ve diyoruz ki; dünyamız gelecek nesillere, İslam’ın öngördüğü “tüm varlıklara derin merhamet” parolasıyla aktarılacaksa, her şeyden önce, insanlığın tüm ödevlerinin en acili olarak işgalci ve soykırımcı İsrail durdurulmalı ve böyle bir katliama tekrar cüret edemeyecek şekilde cezalandırılmalıdır. Filistin, İslam dünyasının gözbebeklerinden biri olan Kudüs’ün adına yakışır duruma yeniden gelmeli; “emniyet, selamet ve merhamet” yurdu olmalıdır. Bizler Kur’ân-ı Kerîm’deki “Size ne oluyor da (...) zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” (Nisâ 4/75) ayetinin üzerimize yüklediği sorumluluk gereğince İsrail’i ve destekçilerini durdurmak için başta boykot ve protesto olmak üzere her türlü gayreti göstereceğimizi bildiriyoruz. Ayrılığa düşmeden, bıkmadan, usanmadan, zalimlerin karşısında durmak konusunda asla taviz vermeden, tüm Müslümanları kardeşimiz, tüm mazlumları yoldaşımız bilerek İsrail’in ve tüm zâlimlerin karşısında duracağımızı ilan ediyoruz. Boykot ve protestolarımızı “zâlimlerin yanında olmayın” (Hûd 11/123) emri çerçevesinde Filistin’deki soykırım son bulana kadar devam ettireceğiz. Bu konudaki kararlılığımızı bildiriyor; İsrail’in her ne pahasına olursa olsun mutlak surette etkisiz hâle getirilmesi için tüm dünyaya çağrıda bulunuyoruz. Kastamonu Üniversitesi olarak Gazze’deki bu soykırımın ve işgalin durdurulmasını, bölgenin sahiplerine bırakılmasını ve büyük felaketler yaşanmaması için acilen sınırda bekleyen bütün insani yardımların bölgeye girmesini ve Gazze’nin en kısa zamanda yeniden imar edilmesini istiyor, yüzyılın bu en büyük katliamını ve soykırımını yapanları ve onları destekleyenleri kınıyor, bu soykırımı durdurmak için vicdanının sesini dinleyen dünya akademisyenleri ve öğrencilerinin yanında olduğumuzu beyan ediyoruz. Unutulmamalıdır ki bugün hedefte bulunan ve soykırım toprağı hâline gelen Filistin, zâlim İsrail devleti için bir sonun başlangıcı olmazsa, bu zulüm ateşi yakın gelecekte tüm dünyayı yakacaktır. Başta milletimizle birlikte bütün Müslüman kardeşlerimiz olmak üzere vicdan ve sağduyu sahibi tüm insanlık, bu tarihî ve vicdani sorumluluğun gereğini yapmalıdır. İnsanlık onurunu kurtarmak için dünya devletlerini Gazze’de yaşanan asrın felaketi bu soykırımı derhal durdurmaya ve son vermeye davet ediyoruz.”

"Millî Mücadele Döneminde Kastamonu" "Millî Mücadele Döneminde Kastamonu"

Muhabir: Ozan Furkan ATLAMAZ