CHP Kastamonu İl Başkanı İlke Karabacak, kuraklık nedeniyle mağdur olan üreticilerin sesini duyurmak için Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile AK Parti Kastamonu Milletvekilleri Halil Uluay ve Serap Ekmekci’yi eleştirdi.

CHP’li Karabacak, “Kastamonu’nun sorunlarını çözsünler diye Ankara’ya gönderdiklerimiz eken, biçen üreticiye sağır. Tarlada çürüyen, kuruyan mahsule körler. Onların gözü de kulağı da varsa yoksa sarayda” ifadelerini kullandı.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’yı da hedef alan Karabacak, "Sayın Bakan ne iş yapıyor? Bu toprakların bu memleketin evladıyım diyor. Ama Kastamonu'ya her geldiğinde kafasını klimalı salonlardan çıkarıp tarlaya bakmıyor. Çiftçinin halini hatırını sormuyor. Sayın Bakan, eğer bu memleketin evladıysan Tosya'daki çeltiği de, Seydiler'deki pancarı da, Taşköprü'deki sarımsağı da duyacaksın, duymak zorundasın" şeklinde konuştu.

“KASTAMONU'NUN SORUNLARINI ÇÖZSÜNLER DİYE ANKARA'YA GÖNDERDİKLERİMİZ EKEN, BİÇEN ÜRETİCİYE SAĞIR”

Karabacak açıklaması şu şekilde:

“Bugün Tosya'nın bereketli topraklarındayız. Ama ne yazık ki arkamızda bereket değil, kurumuş çeltik tarlaları var. Susuz kalan ne yazık ki sadece Tosya'daki pirinç üreticimiz değil. Geçtiğimiz hafta devlet su işlerinin önünde toplanan muhtarlarımız Seydiler'de 6 bin dönüm tarım arazisinin susuz kaldığını, pancarın, yulafın ve mısırın tarlada kuruduğunu söyleyerek feryat etti. Ne Seydilerli muhtarlarımızın ne de Tosya'daki pirinç üreticimizin sesini duyan var.

Kastamonu'nun sorunlarını çözsünler diye Ankara'ya gönderdiklerimiz eken, biçen üreticiye sağır. Tarlada çürüyen, kuruyan mahsule körler. Onların gözü de kulağı da varsa yoksa sarayda. Çiftçimiz, üreticimiz, eli nasırlı kadınlarımızın alın teri umurlarında değil. Olmaz çünkü AKP'li cumhurbaşkanının tarlaya galoş giyip gittiği yerde milletvekillerinden fazlasını beklemek mucize olur. Aslen Kastamonulu olan Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı’yı da anmadan geçmemek lazım. Acaba Sayın Bakan ne iş yapıyor? Bu toprakların bu memleketin evladıyım diyor.

Ama Kastamonu'ya her geldiğinde kafasını klimalı salonlardan çıkarıp tarlaya bakmıyor. Çiftçinin halini hatırını sormuyor. Sayın Bakan, eğer bu memleketin evladıysan Tosya'daki çeltiği de, Seydiler'deki pancarı da, Taşköprü'deki sarımsağı da duyacaksın, duymak zorundasın. Çiftçinin, üreticinin derdiyle dertlenmek, onu çözmek zorundasın. Bakın sulama kanalları susuz. Çiftçi feryat ediyor. Bu sorunu çözmek sizin boynunuzun borcudur. Bugün çiftçiyi susuz bırakanlar bu milletin sofrasına ateş düşürüyor.

Çünkü toprak sürülmeden, çiftçinin yüzü gülmeden memleketin yüzü de gülmez. Çeltik, pancar, mısır ve yulaf tarlada kuruyor, kavruluyor. Bu susuzluk bir doğa olayı değil. Bir yönetim sorunudur. Ne yazık ki çiftçiye üreticiye değer vermeyen AKP iktidarı ülkemizi ithalatçı konumuna getirdi. Her konuşmalarında yerli ve millilik vurgusu yapanlar yerli malını bitirdi. Türkiye'yi ithal ürüne mahkûm etti. Bu yönetim anlayışı yüzünden her geçen gün çiftçi üretimden kopuyor, üretemez oluyor.

2000 yılında köy nüfusumuz 201 bin 406 kişiyken bugün 137 bin 565’e düştü. Çocuklarımız, gençlerimiz işsiz. Sizin yüzünüzden çiftçilikten bezmiş, tarımdan kopmuş, şehirlerde asgari ücretli iş kovaları hale gelmiş. Sizden önce tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyken bugün buğdayı, arpayı Ukrayna ve Rusya'dan, nohudu Meksika'dan, mercimeği Kanada'dan, çerezlik ayçiçeğini ise Çin'den, büyükbaş hayvanı Arjantin, Brezilya ve Avustralya'dan ithal eden bir ülke haline geldik. Çiftçimiz üretmesin, yabancı çiftçiler kazansın diye kurulmuş bir düzene dönüşen bu anlayışla mücadelemiz sürecek. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim önceliğimiz bu topraklarda üretimdir. Alın teridir, çiftçimizin emeğidir. Çünkü biz tarım ve hayvancılığı milli olması gereken stratejik bir alan olarak görüyoruz.

Binlerce yıldır buğday yetişen, pancar yetişen, sarımsak yetişen, çeltik yetişen bu bereketli topraklara sahip ülkemize iptal ürün girmesini kabul etmiyoruz. Köylü milletin efendisidir diyen cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden yürümeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki üretim durursa, toprak susuz kalırsa sadece çiftçiniz değil Türkiye kaybeder. Çünkü biz biliyoruz ki tarlada iz olmayanın harmanda yüzü olmaz.”

Muhabir: Ercan Çatal