Yeni eğitim öğretim döneminin başlamasıyla birlikte İYİ Parti Kastamonu İl Teşkilatı dün İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklamasıyla, eğitimde yaşanan sıkıntıları ve taleplerini dile getirdi.
Basın açıklaması öncesinde İYİ Parti İl Başkanı Faruk Ataşalar, yargı kararları uygulanarak andımızın yeniden okullarda okutulmasına hemen başlanması gerektiğini söyledi ve partililerle birlikte Andımızı okudu.
İYİ Parti Teşkilatlardan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Özgür Ergülenoğlu da hazırlanan basın açıklamasının metnini okudu.
Eğitimde fırsat eşitsizliğinin giderek derinleştiğini ifade eden Özgür Ergülenoğlu, “Ekonominin içinde bulunduğu durum en çok da en mağduru etkilemektedir. Yüksek enflasyonun öğrenci, veli, eğitim çalışanları üzerinde oluşturduğu ağır yüklerin çözümü bir yana seçim öncesi verilen sözler dahi unutturulmaya çalışılmaktadır” dedi.
Ergülenoğlu, yaşanan sorunları ise şöyle sıraladı:
“Seçim öncesi öğrencilere bir öğün yemek verileceği söylemleri unutturulmaya çalışılmaktadır. 2023-2024 Eğitim öğretim yılına sağlıklı beslenme, barınma ve ulaşım sorunlarıyla girmekteyiz. İkinci el öğrenci kıyafetleri internet satış ağlarına düştü bile. Tek bu gösterge bile ülkemizde yaşanan yoksulluğun boyutunu görmek için yeterlidir. Akaryakıt, yurt ve kiralara gelen zamlar ebeveynler için ulaşılamaz hale gelmiştir. Veli çocuğunu servis aracı ile okula gönderemez olmuş, çocuğu bir yükseköğretim programına yerleşen veli sevinmesi gerekirken evladı ile ekonomik koşulları arasında sıkışıp kalmıştır. Pandemi dönemi oluşan öğrenme kayıplarına, Kahramanmaraş merkezli deprem yenilerini eklemiş, öğrenme kayıpları giderilememiştir. Eğitime yeterli kaynak aktarılmamıştır. Bu durum eğitim yatırımlarının ihtiyaç oranında yapılmaması sonucunu doğurmuştur. Bu uygulamalarla çocuklarımız adeta kalabalık sınıflara, ikili eğitime mahkûm edilmiştir. Bütün olumsuzluklarına ilave olarak kapatılan 20 bin 600 köy okulu açamadıkları için taşımalı sistem garabeti de ısrarla sürdürülmektedir. Deprem bölgesinde yıkılan okul binaları yapılmamış; eğitim çadırlar, konteyner ve benzeri gibi geçici ve elverişsiz koşullarda sürdürülecektir. Bir uzmanlık mesleği olan öğretmenlik mesleği ekonominin olumsuz koşullarına kurban edilmiştir. Öğretmenin daha az ücretle istihdamına amaçlayan ücretli ve sözleşmeli öğretmen uygulaması ısrarla sürdürülmektedir. Bu eşitsiz uygulama ile öğretmenler ayrıştırılmış iş barışı bozulmuş, mesleğin saygınlığı azaltılmıştır. Yine Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenler ayrıştırılmıştır. Bu uygulama ile öğretmenlerin ekonomik ve özlük hakları sınav ve kariyer odaklı hale getirilerek meslek barışı bozulmuştur. Okullarda mevcut öğretmen ve yardımcı personel açığı devam etmektedir. Yarım milyona yakın atanamayan öğretmenin olduğu bir ülkede öğretmen açığının olması ancak yönetememekle açıklanabilir. MEB yönetici atama süreçleri liyakati değil sadakati öncelemiştir. Bu durum eğitimin niteliğinin sürekli düşmesini sağlamıştır. 12 yıl zorunlu eğitim sözden öteye geçememiştir. Mevcut sistem ve ekonomik koşullar öğrenci devamsızlıklarını artırmıştır. Yine Açık öğretim zorunlu öğretimden bir kaçış alanı olarak tercih edilmiş ve örgün eğitimin içi boşaltılmıştır. Mesleki eğitimde başlatılan Mesleki Eğitim Merkezi uygulaması ile çocuklar okullarından uzaklaştırılmış çocuk işçiliği oluşumunun önü açılmıştır. Üniversitelere tepeden atanan rektörler, yöneticiler yükseköğretimin özerkliğini ve bağımsızlığını ortadan kaldırmıştır.”
“2023-2024 eğitim öğretim yılına okullar fiziki altyapı, donanım, kalabalık sınıflar, ikili eğitim, taşımalı eğitim, eğitim programlarının çağın ihtiyaçlarından uzak oluşu, dini cemaat ve vakıfların yurtlarına çocuk ve gençlerin yönlendirilmesi, öğretmenlik mesleğinin ayrıştırılması, atanamayan öğretmenler gibi çok sayıda sorunla girilmektedir” diyen Özgür Ergülenoğlu, açıklamayı şöyle sürdürdü:
“Bütün bunlar bizlere ekonominin olumsuz koşullarına eğitimin kurban edilmekte olduğunu göstermektedir. Uyarıyoruz uygulanan eğitim politikalarıyla çocuk ve gençlerimizde oluşan geleceksizlik duygusu derinleşmekte, beyin göçü katlanarak büyümektedir. Bir an önce eğitime aktarılan kaynak OECD ülkeleri seviyesine çıkarılmalıdır. Çocuklarımıza vaat edilen ücretsiz yemek ivedilikle uygulamaya geçirilmelidir. Okulların fiziki yetersizlikleri, donanım, öğretmen ve yardımcı personel ihtiyaçları giderilmelidir. Eğitimin siyasallaştırılması uygulamalarına son verilmeli, eğitim programları akıl ve bilimin gerektirdiği çağın erişi düzeyine uygun hale getirilmelidir. Öğrenci sayıları dikkate alınarak kapatılan köy okulları da en kısa sürede açılmalıdır. Yargı kararları uygulanarak ANDIMIZIN okullarımızda okunmasına hemen başlanılmalıdır. Eğitim anayasal bir haktır, engellenemez.”






