Bugün, Doğu ve Batı'nın kesişim noktasındaki İstanbul'un Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilişinin 571. yılını kutluyoruz. Tarihte Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış bu kadim şehir, "İkinci Roma", "Yeni Roma", "Byzantion", "Konstantinopolis" ve "Konstantiniyye" gibi isimlerle anıldı. İstanbul'un fethi, sadece Osmanlı tarihinin değil, dünya tarihinin de en önemli olaylarından biridir.

İstanbul'un Önemi ve Fetih Arzusu

Tapınaklar, saraylar, hamamlar ve hipodromlarla donatılmış olan İstanbul, Ortodoks Hristiyanlığın en önemli merkezi haline gelmişti. Hazreti Muhammed'in "İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur." hadisi, İslam dünyasında bu şehrin fethini önemli bir hedef haline getirdi.

1204'te Latin istilasına uğrayan şehir, Müslümanlar için Batı'nın, Hristiyanlar için ise Doğu'nun eşiği olarak görülüyordu. Emeviler döneminde Konstantiniyye'ye üç büyük sefer düzenlenirken, 781-782'de Abbasiler de bir sefer gerçekleştirdi. Ebu Eyyüb el-Ensari'nin bu kuşatmalara katılarak surlar önünde vefatı, İslam dünyası için önemli bir motivasyon kaynağı oldu.

Fetih Öncesi Hazırlıklar

1453'te Osmanlı Sultanı 2. Mehmed, İstanbul'u fethetmeye kararlıydı. Öncelikle deniz yardımlarını kesmek amacıyla Sultan Yıldırım Bayezid'in yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli Hisarı'nı inşa etti. Bu hisar, Tuna Nehri ile Karadeniz'den gelecek yardımı önlemeyi amaçlıyordu.

İstanbul'un yüksek ve kalın surlarını yıkmak için devrin mühendislerine büyük toplar döktürüldü. Şubat 1453'te dökülen topların İstanbul önlerine götürülmesi emredildi. Karaca Paşa komutasındaki ordu, Vize, Silivri ve Ayastefanos kalelerini kuşattı. 5 Nisan 1453'te Osmanlı ordusu, 2. Mehmed'in komutasında İstanbul'a hareket etti.

Kuşatma ve Fetih

6 Nisan 1453'te başlayan kuşatma, Osmanlı ordusunun kenti karadan ve denizden kuşatmasıyla devam etti. Bizanslılar, Osmanlıların surlarda açtığı gedikleri hızla onararak direndi. Osmanlı donanmasının Bizans'a yardıma gelen gemilere engel olamaması, Sultan 2. Mehmed'i stratejik bir hamle yapmaya zorladı. 21 Nisan'ı 22 Nisan'a bağlayan gece, 72 parça kadırga karadan yürütülerek Haliç'e indirildi. Bu hamle, savaşın seyrini Osmanlılar lehine çevirdi.

Son büyük hücum 29 Mayıs'ta gerçekleştirildi. Günün ilk ışıklarıyla başlayan taarruzla surlar aşıldı ve İstanbul, Osmanlı birlikleri tarafından fethedildi. Sultan 2. Mehmed, büyük bir hoşgörü ile şehri yağmalatmazken, fethin nişanesi olarak Ayasofya'yı camiye dönüştürdü ve "Fatih" unvanını aldı.

Fetih Sonrası Dönem

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Gürcan, İstanbul'un fethedilmesinin Osmanlı Devleti için önemli bir kırılma noktası olduğunu belirtti. Gürcan, Fatih Sultan Mehmet'in zekasının ve kültürel birikiminin fetihte büyük rol oynadığını ifade etti. Fatih'in gemileri karadan yürütmesi, dev toplar döktürmesi ve sabrıyla "geçilemez" mitini aşması, fethin anahtarı olarak değerlendirildi.

Yeniden Dirilen Şehir

Gürcan, İstanbul'un fethini "ölmüş bir şehrin yeniden dirilmesi" olarak nitelendirdi. Fetih sonrası şehirde büyük bir kalkınma hamlesi başlatıldı. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'a sayısız eser kazandırdı. Şu anda İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası'nın bulunduğu yerdeki "Eski Saray" ve Topkapı Sarayı'nın yanı sıra, Fatih Külliyesi ve Ayasofya medreseleri de onun eserlerindendir.

Fatih Sultan Mehmet'in liderliğinde gerçekleştirilen bu fetih, İstanbul'u dünya tarihinin en önemli şehirlerinden biri haline getirdi. 571 yıl önce gerçekleşen bu büyük olay, bugün de tüm ihtişamıyla hatırlanıyor.

Muhabir: Serkan Kebecioğlu