19.yüzyılın önemli kadın divan şairlerinden Bahâr-zâde Ferîde Hanım’ın kabri, Kastamonu Yakup Ağa Külliyesi haziresinde yer alıyor. Kastamonu’nun kültür hayatına damga vuran isimlerden biri olan Ferîde Hanım, edebiyat otoriteleri tarafından Anadolu’nun sessiz bir tepesinde açan “bir kır çiçeği” olarak nitelendirilmişti.

EĞİTİMİNİ BABASININ YANINDA ALDI

1837 yılında Kastamonu’da dünyaya gelen Ferîde Hanım’ın babası, şehrin tanınmış âlim ve hattatlarından Bahâr-zâde Hamâmî Mehmed Râşid Efendi idi. Babasının yanında eğitim alan şaire, küçük yaşta hafız olmuş; Arapça, Farsça ve hat sanatında icazet sahibi olmuştu. Henüz altı yaşındayken şiir yazmaya başlayan Ferîde Hanım’ın annesinin adı ise kendi dizelerinden öğrenildiği üzere Rahîme idi.

EVLİLİK YILLARI VE İSTANBUL-BATUM DÖNEMİ

Ferîde Hanım, 1852 yılında Kastamonulu Ali Râif Efendi ile evlenmiş, eşiyle birlikte İstanbul ve Batum’da bulunmuştu. 1858’de eşinin vefatı üzerine yeniden Kastamonu’ya dönmüş, bir süre sonra tekrar İstanbul’a gitmiş ve Midhat Paşa’ya hitaben yazdığı tebriknâme ile takdir toplamıştı. Ancak babası ve annesinin ardı ardına vefatı sonrası Kastamonu’ya kesin dönüş yapmıştı.

G7 U457 E X M A Ai08 D

ERZURUMLU EMRAH İLE AYNI ŞİİR MECLİSLERİNDE

O dönemde Kastamonu, Çankırı Panayırı vesilesiyle birçok şairin uğradığı, şiir meclislerinin yoğun yaşandığı bir kültür merkezinden farksızdı. Erzurumlu Emrah’ın Kastamonu’da kaldığı yıllarda, Ferîde Hanım ile şiir sohbetleri ettiği; ona nazire ve tahmisler yazdığı biliniyordu. Ayrıca dönemin önemli kadın şairlerinden Leylâ Saz Hanım ile de karşılıklı şiirler kaleme almış; onun Kastamonu’ya geliş ve ayrılışları için manzumeler yazmıştı. Yüzyılda Kastamonu, Çankırı Panayırı vesilesiyle birçok şairin uğrak noktası hâline gelmişti. Şehrin canlı şiir ortamı sayesinde Erzurumlu Emrah da birkaç kez Kastamonu’da bulunmuş ve burada Bahâr-zâde Ferîde Hanım ile bir araya gelmişti. İkili, zamanın şiir meclislerinde karşılıklı beyitler söyleyerek söz yarışına girmiş; Ferîde Hanım, Emrah’ın şiirlerine tahmis ve nazireler yazarak edebî sohbetlere katkıda bulunmuştu.

ŞA‘BÂNİYYE GELENEĞİNE MENSUP BİR ŞAİRDİ
Halvetîliğin Şa'bâniye kolunun kurucu ismi Şeyh Şa'bân-ı Velî’ye bağlılığıyla bilinen Ferîde Hanım, hem devlet erkânı hem de din büyükleri için kaleme aldığı manzumelerle dikkat çekmişti. Divanı; gazel, kaside, şarkı, mesnevi ve terkib-i bend başta olmak üzere toplam 92 şiirden oluşuyordu. Eserlerinde sade bir dil kullanması; yerel deyim ve folklorik öğelere yer vermesi, Kastamonu’nun toplumsal hayatından kopuk olmayan bir şair olduğunun göstergesi olarak değerlendiriliyordu.

YAKUP AĞA HAZİRESİNDE SONSUZLUĞA UĞURLANDI

1903 yılında vücutta yağ birikmesine bağlı sağlık sorunları nedeniyle vefat eden Bahâr-zâde Ferîde Hanım, Kastamonu’da Ağa İmareti olarak bilinen Yakup Ağa Camii haziresine; annesi ve babasının yanına defnedilmişti.


FERİDE HANIMIN ESERLERİNDEN ÖRNEKLER:

Gazel

Fikr idüp baht-ı siyâhım katı yandım bu gice

Cevr-i cânân ile canımdan usandım bu gice

Seni bir şûh-ı sitem-ger diyü gûş itmiş idim

Ben dürûğ sanur idim şimdi inandım bu gice

Şol kadar hicrinle akdı gözümden hûn-âb

Baştan ayağa değin kana boyandım bu gice

Hâb içinde görüp ol mâhı olunca bîdâr

Şevk-i hüsni ile etrâfım arandım bu gice

Kasem itmişdim o yâre dimeye hâlimi ben

Düşdü fırsat yerine geldi o ân bu gice

Harc kıldımsa nola sîm ü sirişkim yoluna

Sen gibi cevher-i nâdîde kazandım bu gice

Şeb-i firkat uzadı derd ü mahabbet gibi âh

Gâh hâbîde olup gâh uyandım bu gice

Kastamonulu tasarımcı şapkasıyla Türkiye birincisi oldu
Kastamonulu tasarımcı şapkasıyla Türkiye birincisi oldu
İçeriği Görüntüle

Âh u zârıma bakup kıldı terahhum bana yâr

Ey Ferîde hele ben andan utandım bu gice

Gazel

Yeter bu nâz u istiğnâ behey sultânım insâf it

Büküldi bâr-ı gam ile miyânım cânım insâf it

Müşerref eylesen nola beni bu külbe-i gamda

Muâf eyle ne ise cürm ile isyânım insâf it

Kılup ahvâlime âgâh adûyı eylemek mesrûr

Revâ mıdır sana hey cevri çok sultânım insâf it

Fedâ olsun yoluna baş ile cânım kabul eyle

Tek ağyârı bana güldürme gel cânânım insâf it

Efendim bezme teşrîf it bu şeb sen de Ferîde-veş

Niyâzım gûşuna al yâr-ı âlîşânım insâf it

Şâire-i Merhûme Leylâ’nın Gazeline Müstezad

Yakdı yine yandırdı beni ateş-i firkat

Hem derd-i mahabbet

Fikr eylese reftârını dil özge kıyâmet

Bulmaz o selâmet

Rahm itmedin uşşâk-ı belâ-keşlere kat’â

Noldun yine âyâ

Ağyâra vefâ eyleyüp itdin beni mehcûr

Vaslından idüp dûr

Yetmez mi a zâlim çekilen derd ü meşakkat

Gel eyle mürüvvet

Eşkim nola çağlar ise cûlar gibi her bâr

Ey yâr-ı sitemkâr

Sönmez yine sînemdeki bu tâb-ı harâret

Yanmak bana âdet

Ey şûh-ı cefâ-pîşe yeter zulm ü felâket

Gel eyle mürüvvet

Mahrem idüp ağyârını ol bezm-i saîde

Fehm itdi Ferîde

Leylâyı idersin yine vakf-ı gam-ı hasret

Hayf ola be-gâyet

Muhabir: ÖZEL HABER