Kastamonugücü kadın futbol takımı 3'üncü Lig’e düşürüldü
Kastamonugücü kadın futbol takımı 3'üncü Lig’e düşürüldü
İçeriği Görüntüle

GMG Kastamonuspor Başkanı Cengiz Aygün, kongredeki konuşmasına katılımın azlığından duyduğu üzüntüyü dile getirerek başladı. Kastamonuspor’un yalnız bırakıldığını vurgulayan Aygün, kulübün şehrin önemli değerlerinden biri olduğunu ifade etti.

Başkan Aygün; “Maalesef bugün burada isterdim ki birçok... Bir kere isterdim bu salon tamamen dolu olsun. Yine isterdim ki birçok hevesli başkan adayım hazır olsun. Ben hep naçizane şunu anlatmaya çalıştım, anlattım da ilimde, siz sevgili hemşehrilerime. Hepimiz geçiciyiz. Yani bugün Cengiz Aygün vardır, yarın Ali, Hasan olur, Hüseyin olur. Her şeyin devamı olmalı. Kastamonuspor da yaşamalı, devam etmeli. Kastamonuspor’un yaşaması çok basit görünebilir birçok kişi tarafından. “Ya işte bir spor kulübü,” denebilir. Kastamonuspor’un yaşaması lazım”

“Kastamonuspor yaşamazsa, şöyle bir uzun yıllar geriye doğru dönüp baktığımızda, bizim ilimizin kendince övündüğü bir hentbol takımımız vardı. Bayan hentbol takımı şampiyon olurdu sürekli. Ama sonuçta bayan hentbol takımı olduğu için, hentbol biraz daha arka planda kaldığı için insanların ilk odağı olmazdı. Bir de futbol kulübümüz var. Yıllarca amatör kümede oldu, BAL Ligi'nde oldu, üçüncü ligde oldu, düştü. Tosya Spor alındı, tekrar getirildi. Büyük bir emek sarf edildi. Üçüncü ligden ikinci lige çıkartıldı. Büyük bir heyecan yaşadık. Hepiniz dediniz ki, “Ya işte artık bizim de ikinci ligde bir takımımız var.” Çünkü Kastamonu, şu anki Kastamonuspor dışında, ikinci ligde hiçbir zaman bir takım olmadı. Heveslendik hepimiz. Sonra Rabbim bir şekilde, kısmet mi, nasip mi, adını ne koyacağını bilmediğim bir şekilde de bizim sahiplenmemiz gerekti bu takıma. Bundan yaklaşık 7 yıl önce... 7 yıl önce sahiplendiğimizde başkanımız Erkan Başkan vardı başında. Sonra devir arası, bir zaman sonra bir görev değişikliği oldu, Enes geldi. Sonra takım bir çıkmaza girdi çünkü çok büyük, çok büyük borç vardı. O günün parasıyla 60 milyon. Kayyuma gitme aşamasına geldi. Aynı bugün olduğu gibi. Sonra bazı nedenlerle, bazı büyüklerimizin talimatlarıyla... Memleket sevdasıydı zaten, bunun ötesi olmaz. Geldik dedik ki, benim akrabam Ercan kardeşim, Burak Özbeyli... Burakcığım dedim, başkanlığı sen alıyorsun. Çünkü artık bırakmıştı Enes bir kere. “Biz buna devam edeceğiz, talimat büyük, yapacağız bunu.” Ve sağ olsun o da benim hep yanımda durdu. O gün yönetim kurulu üyeliği yapan arkadaşlarım, kardeşlerimle beraber tekrar bu kulübü geri aldık kayyumdan. Ve yeni bir yönetim yaptık, devam ettik. İlk yıl geldik. Dedik ki 10 Ağustos, hiç unutmuyorum doğum günüm olduğu için... Bu, çok da kafanızı şişirmeyeceğim ama belki de bu benim son konuşmam. Onun için hakkınızı helal edin. Bu konudaki Kastamonuspor’la ilgili son konuşmam. 10 Ağustos. İstanbul’da bir çalışma yaptık. Transfer yasağı var, bilmem ne var, şu var, bu var... Lige takımı çıkartma şansımız hiç yok. Şimdiki sportif direktörümüz, sevgili kardeşim Abdülaziz Solmaz’ı çağırdı İstanbul’a. “Gel, otur bakalım. Ne yapacağız?” Başladık bu dosyalarla konuşmaya, pazarlıklar yapmaya. Derken kasamızda ne vardıysa boşalttık. Transfer yasağını kaldırdık. Buraya geldik, dedik ki, 10 Ağustos, kulübün spor alanında şu anda kullanılmaz durumda olan, artık orada idman yapılması mümkün olmayan spor alanında dedim ki, “Kastamonu hemşerim, takımı tekrar biz geri alıyoruz.” Burak kardeşim de yanımdaydı, beraberdik. “Transfer yasağını kaldırıyoruz. Bu sene size şampiyonluk sözü vermiyoruz. Bu sene öyle bir kadro yapıyoruz ki aslanlar gibi ligde kalacak bir kadro yapıyoruz ve bu kadroyla da bu sene ligde kalıyoruz. Allah nasip ederse...” Ondan sonra size söz veriyorum dedim. Hani sevda bazen öne çıkar ya, kalpten öte gider ya... Memleket sevdası böyle bir şey. “Şampiyonluk sözü veriyorum size,” dedim. Ben de Cengiz Aygün olarak orada bunu söyledim. Ertesi yıl, o yıl ligde kaldık Allah’a şükür. Sözümüzü yerine getirdik. Stat dolu, seyircilerimiz dolu, Allah’a çok şükür ortalardayız ama stat dolu. Ertesi yıl, hakikaten bir şampiyonluk kadrosu kurduk. 234 milyon TL. Bu yıl değil, geçen yılki bütçemiz. Tekrar tekrar herkesin parasını ödedik. Güzel bir kadro kurduk. Hepinizin malumu Ahmet maçı... Maalesef 7 puan önde girdiğimiz ilk yarıyı benim hatalarımla, çünkü onun bunun, şunun falan yok. Başkan bensem, hata benim.

Benim hatalarımla, benim yüzümden... Çünkü hani olsun heyecanına girdik, kaptırdık kendimizi. “Ver gazı, ver gazı...” Devre arası gereksiz 11 futbolcu aldık. Ana takımı da bozduk. Yine takımımız iyiydi ama gereksiz çok oyuncu aldık. Derken çıktık, maalesef devre arasından sonra 7 puan önde girdiğimiz ligi 2 puan geride kapattık. İkinci olduk. Sonra da Iğdır’da yaşanan olaylar... Sonra da buradaki, maalesef, olmadı. Burada da finalde, finalde Yıldırım’a maçı verdik. Hazır çıktık. Birinci lige gitti, biz kaldık. Geçen sene sözümü yerine getiremeyince, stattan çıkarken gerçekten hüngür hüngür ağlayan insanlar gördüm.

İşte o gün o maçın tek koordinatörü, genç oyuncu Alp Tekin, kale direğinde gitmiş ağlıyordu. Kadir Ağa, bugün burada yok ama taraftarlıkta bir liderimizdi, yönetim kurulu üyemizdi. Baktım nasıl bir hâl var. Etraftaki insanlara baktım. Stat top dolu tabii biliyorsunuz, bu sene değil, geçen sene daha iyiydi. O anın insanlığını görecektiniz ki... Size söz veriyorum: Bırakmıyorum. Bir sene daha devam ediyoruz. Yine seneye de şampiyonluk kadrosu kuracağız.

Evet, yine şampiyonluk kadrosu kurduk Allah’a çok şükür. Yine iddialıydık. Ama beni ilim yalnız bıraktı. Beni siz değil, siz yalnız bırakmadınız. Sayın Vekilim hep oradaydı, stattaydı sağ olsun. Dağın Başkanımı tartışmıyorum yine. Ahmet Başkanım geldikten sonra sağ olsun hep mesajlarını verdi. Kimseye yalakalık yapma, hatçıyım falan yok benim. Çok samimi bir şekilde konuşuyorum. Yanlış da anlamayın. Özür dilerim hepinizden. Ama hakikaten hazirunda bulunan insanların hepsi de yanımızdaydı. Ama onun dışında esas ilimin dinamikleri yoktu. Yalnız kaldık. Basınımız yanımızdaydı sağ olsunlar. Hep desteklediler, hep yazdılar, çizdiler.

Ben Beykoz maçından sonra bir demeç verdim. Dedim ki: “Biz birinci lige hazırız. Kastamonu bu takım hazır. Ama sen hazır değilsin memleketim.” Hiç unutmuyorum. Herkes eleştirdi: “Ya nasıl ya...” filan. Hazırız. Hayır değiliz abi. Değiliz.

Ne dedim, “değil olduğumuz...” Bu benim istifa falan değil. Olağan kongremiz. Yani zamanında gelen kongre süremiz. Ha bu arada da bir Burak’cığımla yer değiştirdik. Hadi dedim, başkanlığını ben alayım. Deminki süreci anlatırken Burak’ım sağ olsun dedi ki: “Abi sen geç.” Başkanlığını götürdük. Biz bir de üstümüze 14 saattir başkan abilik, üzerine bir de kulüp başkanlığını yüklendirdik.

Geldik bu sene yine. Yine şampiyonluk kadrosu kurduk. Başladık. İyi de başladık. 8 puan öndeydik. Yine devre arası geldi. Yine aynı şeyleri yaptık. Bu sefer çok transfer yapmadık ama çok sakat verdik. 8 futbolcumuz sakatlandı. Birebir oynamayan, ana kadroda olmayan, her maçta oynayan 8 futbolcumuz. Ne yaptık? Gene Allah’a çok şükür ikinci devre kötü gitmemize rağmen ligi ikinci bitirdik. Ne yaptık? Gittik Muş’ta... Ki Muş maçında inanılmaz bir maç oynadık. Dedi ki, “Bu takım olacak.” Sivas maçı geldi, takım formunu buldu, Sivas’ı da yendik. Geldik final.

Evet, finalde maç kaybedilir. Finalde kaybedebilirsiniz ama kaybettiğiniz maçta mücadele etmemek olmaz. Bu olmaz. Bu olmaz. Kendi adıma da, takımım adına da gerçekten mücadele edilmediğini gördüğümde ilk tepkiyi gösterdim. İlk tepkiyi. Sonra da soyunma odasında zaten bu konuşmalarımız oldu. Dedik ki bu işin artık sonu geldi. Ne yazık ki bir final daha kaybettik. Sonra kongre kararı aldık. Dedik ki, “Bırakıyoruz.” Duyuru yaptık. Kimse gelmedi. Yani kimse gelmedi derken, evet bu işe talip yok. Yani belki isteyip gelemeyen olabilir ama ortada yok.

Peki şimdi ne olacak? Ben soruyorum size: Ne olacak? Kastamonuspor olmayacak mı? Hayır, olacak! Bu takım olacak. Bu takım devam edecek. Bu takım ikinci ligde. Ve inanın bana bu takım bugünkü hâliyle bile, bugünkü teknik kadrosuyla, bugünkü oyuncu yapısıyla yine ikinci ligde şampiyonluğa oynar. Çünkü bir iskelet kadro oluşturduk. Bu kadro oynar. Ve bugünkü futbol piyasasında, spor piyasasında... Bakın, 234 milyon lira bütçe yapıldı geçen sene. Bu seneki bütçe 180 milyon. Düşürdük. 54 milyon düşürdük. 54 milyon!

Ve bu kulüp şu an kimseye borcu olmayan bir kulüp. 180 milyonluk bütçeyle borçsuz bir kulüp. Bu işteki asıl başarı bu. Bu çok önemli. Ama maalesef, dediğim gibi, ilimizin dinamikleri olmadıktan sonra, herkes başkanına, yöneticisine yüklenirse, herkes hakaret ederse, herkes her şeyi bilirse, herkes her şeyi konuşursa, kimse bu işi yapmaz. Kimse yapmaz. O yüzden, evet, ben bırakıyorum. Görevimi devrediyorum. Ama Kastamonuspor’u bırakmıyorum. Kastamonuspor’a desteğim her zaman olacak.

Buradan özellikle genç kardeşlerime sesleniyorum: Bu bir bayrak yarışıdır. Bu işi lütfen bırakmayın. Bu kulüp hepimizin. Bugün ben varım, yarın siz olacaksınız. Bu memleketin bir değeri Kastamonuspor. Bu değeri yaşatmak hepimizin görevi. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hakkınızı helal edin.

HARİKA FUTBOLCULAR VARDI
Aygün şu sözlerle konuşmasını sonlandırdı; "Çok heyecanlandım, inşallah bu heyecan böyle devam eder. Kastamonuspor’a birbirinden değerli yönetim kurulu üyeleri bu sürece katkı sunuyor. Altyapı konusundaki bilgimi paylaştım. Daha önce yönetimde görev almış, başkanlık yapmış olan Erkan, Burak ve Erez kardeşlerime teşekkür ederim. Hepsi çok kıymetli insanlar. Bu yıl takımımızda gerçekten karakterli ve harika futbolcular vardı. Kardeşim yine yanımdaydı, her zaman destekçimdi. Tüm personele ayrı ayrı teşekkür ederim. Hepinizin hakkı çok değerli.”

Muhabir: Banu Kebecioğlu