Kıymetli büyüğüm “Metin Boyacıoğlu” liste gönderdi, “1930’lu yıllarda Atabeygazi mahallesinde ikamet edenler”, bir asır evvel…

Rahmet olsun göçenlere.

Kastamonu’nun kadim mahallerini insanından kaldırım taşına kadar bilmekle mükellefiz…

Başka türlü ne nereden geldiğimizi biliriz ne de gideceğimiz yolu buluruz.

Atabeygazi mahallesi kadim yerleşimlerimiz içinde “ilk” sırada gelir…

Kale eteği çünkü.

Türk fethi ile birlikte ilk dönüştüren inanç mekanının çevresi…

Kastamonu tarihin öznesi olmasa da dolaylı tümleci.

Bir kolu “Atlambaç”…

Devamı “Vakıf”.

Diğer kolu “Kefeli”…

“Honsalar”.

“Kale” mahallesi…

“Kale” gibi insanlar.

(Kıymetli Metin Boyacıoğlu büyüğümün gönderdiği listeyi aynen yayımlıyorum…

Sağ olsun.

1930’lu yıllarda Atabeygazi mahallesinde ikamet eden ailelerden bazıları…

“Şeyhoğulları (Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Şeyh Ziya Efendi Ailesi), Şişlioğulları, Şekerci Ömer Efendi (Muratlıoğlu), Kadılar (Atabey Camii İmamı), Derviş Efendi “Güdüler” (Uliç/Gayret Kitabevi), Kamile Abla, Kale Hamamcıları, Sandıkçı Hafız Efendi, Sucular, Kara Kamiller (Tuzcu Ali Bey’in Babası), Müzezzin İbrahim Ağa, Deli Dervişler (Neşet ve Necati Güğümcü), Boynazlar (Saatçi Mustafa Devecioğku), Bülbüller, Gök Aliler (İbrahim Küçük Ailesi), Keçeciler (Mustafa Göbüt), Kırmalar (Safiye Hanım), Sarhoş Kasap İsmail, Pircivanlar, Mıkçılar (Mahkemealtı’nda Mıkçı Mustafa), Tekcoruklar, Topçu Hocalar, Dizdarlar (Kalenin topçusu), Saraçlar (Saraç Mustafa Efendi), Anaç Karga, Şişlioğlugil’in Hilmi Beyler, Atabeygazi Camii Müzezzini Hacı Ahmet Dabancacı, Mehmet Can Ailesi.”

Rahmet olsun…

İsimleri baki.)

Not: Geçtiğimiz aylarda bir diğer kıymetli büyüğüm Ayten Kızıltan’ın kaleminden aynı mahallenin 1960’lı yıllarındaki ailelerini yazmıştım…

Metin Boyacıoğlu büyüğümün liste göndermesinin bir sebebi de bu, “tarihi 30 yıl evvele götürmek”, var olsun.

1800’lerin sonuna da ineriz umarım…

Atabeygazi mahallesini anlamadıktan sonra Kastamonu anlaşılmaz.

Not 2: Tedirgin olmuştum Doktor Adil Bey (Yılmaz) safında bir çözülme mi var endişesiyle, istibdatçı Eczacı Edip Abi (Nazlı) taraftarları oyunun hakimiyetini ele geçirmişlerdi Turan Hoca’nın (Karagöz), Doktor Adil Bey safında olmadığını açıklamasıyla…

Çözülme değil meğer büyük “konsolide” varmış Doktor Adil Bey cephesinde.

Yurdun dört bir tarafından mesaj yağmış…

“Doktor Adil Bey’in askerleriyiz”.

İstanbul…

“Doktor Dilek-Nedim Polat”, “Doktor Fatma-Metin Arkaya”, “Doktor Halil Kaygusuz”, “Doktor Erol Akın”.

Ankara…

“Doktor Gül”, “Doktor Fatih”, “Doktor Malik”.

Antalya…

“Doktor Şeyda Bayraktar”.

Tarsus…

“Doktor Erol Ak”.

Erzurum’dan dahi var

“Prof. Dr. Cahit Karakelleoğlu”, “Doktor Ahmet Küçük”, “Doktor Ali Haydar Taşdemir”, “Prof. Dr. Nevzat Doğan”.

Nazım’ın Kuvayi Milliye Destanı’ndaki mısraları misali…

“Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu, ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki…”.

Eczacı Edip Abi istibdadı yıkılacak…

Doktor Adil Bey komutasında.

Not 3: “1 Mayıs”, Cumhuriyet Meydanı’nda kutlandı şehrimizde, işçi sendikası organize etti katılımcıların yeleklerinden anladığım…

Meydanda kutlama tarihinde pek etkinlik yoktur “Kastamonu 1 Mayıs” heybesinin.

Hızlı “1 Mayısçılar” başka şehirlere giderlerdi…

Kendi şehrinde kutla!

“Ankara’nın bağları” çalıyordu meydanda…

Oyun havası kamu işçilerimizin hali vakti demek.

Günümüzde “zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri olmayanlar”…

“İşsizler”.